"Asker katar olup giderken, dağın tepesinde, rüzgar esmesinden birikmiş kar
yığınları ki, büyük bir dağdan daha büyük olur, yerinden kopup birden bire
askerin üzerine düşüp, uğruna rast gelen yüzden fazla adamı, atlarıyla
yuvarlayıp Zigana deresine toparladı. At ve insan, dağlar gibi kar altında
kalıp boğulurdu.
Fakir, Trabzon'dan Tokat ve Sivas taraflarına giderken gördüm. Karadeniz
sahillerinden, Gürcistan'a ve bir tarafı Kürdistan'a doğru uzanan büyük dağlara
iki mızrak kadar hatta daha fazla kar yağar. Dağın tepesinden dereye kadar
biriken kar, soğuğun şiddetinden donup, şubat günlerinde, arzın buharı ve
hararetinden kar yığınının aşağı tarafı eriyip altı oyuk şeklinde kalınca, ol
dağın üzerinde olan iki mızrak kalınlığında azim kar yığınının ağırlığından
etrafı yarılıp , yerinden kopup dereye doğru düşer... Önünde bin atlı olsa biri
bile kurtulmaz, toparlayıp dereye doldurur.
Ol etraf halkı buna "çığ" derler. Trabzon'dan dağlığa doğru dere kenarından
katar olup giderken, öyle bir çığ kopup düştü. Yirmi kadar adamı atlarıyla
toparlayıp dereye doldurdu. Daha fazla ileri gidilmeyip o taraflarda olan
köylerin ahalisi toplanıp, ol kimseleri kar altından çıkarmağa başlandı. Dört
nefer kimse sağ çıkıp, diğerleri ve cümle atları ölmüş bulundu. Neuzü billah,
bir ani beladır ki kaçınmak mümkün değil."
naima tarihi, ikinci cilt. s. 980-981