ahmet ümit'ten okumuş olduğum diğer 6 eseri daha çok beğenmiştim açıkçası.
bu kitapta çok fazla diyalog var, sürekli karakterlerin günlük yaşamına dair diyaloglar bunlar ve ilk 300 sayfada cinayete dair bir olay örgüsü yok. cinayet son 10-15 sayfada anlatılmış ve cinayetin nasıl işlendiği de söz konusu değil.
ama tüm bunlara rağmen kitabı okurken altını çizdiğim cadde, sokak, mekan isimleri oldu. resmen kitabı okurken beyoğlu'nu gezdim. ve altını çizdiğim yerleri bir kağıda not aldım, evimden çıkıp bir yarım saatte ulaşabileceğim beyoğlu'na bir de ahmet ümit'in gözüyle bakabilmek için...öyle güzel anlatmış ki o sokakları ben de yazarla beraber gezdim adeta.
galata mevlevihanesi'nin önünden daha önce defalarca geçmeme rağmen girmek nasip olmamıştı, inşallah orayı görmek istiyorum. bunun yanı sıra beyoğlu'ndaki tarihi camiler...sokakları, kafeleri, kitapçısı vs. istiklal caddesi'nde gezerken dikkat etmediğimiz ne kadar güzel ayrıntı varsa...
bir cinayet romanı olarak değil ama bir gezi yazısı olarak ben sevdim bu kitabı. ha bir de bana bayağı aradan sonra agatha christie'yi hatırlattı. hemen alıp okumaya başladım bir agatha christie kitabını.