dedem ikinci abdülhamit rom içerdi

entry41 galeri video3
    23.
  1. Osmanlı Padişahları içki içer miydi ? bakalım:

    --spoiler--

    Osmanlı Padişahları içki içer miydi ?

    Prof Dr Ekrem Buğra Ekinci

    Kendimizi bildik bileli işittiğimiz bir terâne bu. Son günlerde yine gündeme getirildi. Her şey yaşlı ve afili bir gazete köşe yazarının Osmanlı hanedanının en yaşlı âzâsından naklettiği bir sözle başladı.

    Buna göre Sultan Hamid rom içermiş. Gazete yazarı, "Dedesini defalarca görmüş olan torunundan daha mı iyi bileceğiz?" diye de soruyor. Gel gör ki bunu söylediği iddia edilen Şehzâde Ertuğrul Efendi 1912 doğumludur. Sultan Hamid 1918 yılında vefat etti. Ertuğrul Efendi'yle biz de görüştük. Kendisinden bizzat işittiğimize göre, dedesi Sultan Abdülhamid'i ömründe bir defa, mahbus bulunduğu Beylerbeyi Sarayı'nda görmüş. O zamanlar beş yaşında imiş. Babası Şehzâde Burhaneddin Efendi ile beraber ziyaret etmişler. Dedeleri kendilerini kucağına alıp sevmiş. Ömründe bir defa o da beş yaşında iken gördüğü dedesinin rom içtiğini Ertuğrul Efendi bilir mi? Bunu nezaketen kendisine sormak istemedim. Belki başkasından işitmiştir. Ama Sultan Abdülhamid'i çok daha yakından tanıyan ve onu defalarca görmüş olan yakın çevresinden böyle bir şey işitilmiş değil.

    Gelelim Osmanlı padişahlarının içki içip içmediği meselesine…
    Bunu bilmek neredeyse imkânsız. Çünki Osmanlı padişahları, aileleri dâhil, hiç kimseyle beraber yemek yemezlerdi. Hatta buna dair Fatih kanunnamesinde hüküm bile vardır. Sultan Abdülhamid'in son senesine kadar da bu gelenek devam etti. Öyleyse padişahları içki içerken kimsenin görmesi mümkün değildir. Maamafih içmiş olabilirler. Peygamberler dışında hiç kimse masum sayılmaz. Herkes hatâ yapabilir, günah işleyebilir. Ama görmeden ve iyice bilmeden bir kimse hakkında hüküm de verilemez. Hele tarihçilerin sözüyle aslâ. Tarihçilerden bazıları belli kimselere yaranmak için tarihî hâdiseleri bile tahrif etmekten çekinmemişlerdir. Böylesine mahrem bir mevzuda, üstelik asırlar geçtikten sonra ne söyleyebilirler? Hele modern yazarların padişahların ağızlarına sayaç takmış edâsıyla konuşmalarına ne demeli! Maamafih ciddî Osmanlı tarihçileri, zaten böyle bir şey söylemiyorlar.

    O halde bazı padişahların içki içtiğine dair rivayetler nereden çıkıyor? Bunlara itibar etmek mümkün mü? Asırlar öncesine ait hadiseleri bugün olmuş ve bizzat görmüşcesine hikaye etmek olacak iş mi? Halbuki islâmiyet, kim olduğu bilinmeyen, hatta fâsık birisi bir haber getirirse, buna hemen inanmamayı emrediyor. Bir müslümanın gizli işlediği günahı bile gelip başkasına anlatan kimse fâsıktır. Sözüne inanılmaz, güvenilmez.

    Hükümdarların Düşmanı Çok Olur!

    “Padişahlar ve içki”, tarihin mevzusu olmayacak kadar spesifik ve ehemmiyetsiz bir meseledir. Tarih, şahısların hususî hayatları ile değil, hâdiselerde oynadıkları rollerle alâkalanır. Bu, işin magazin kısmıdır. Ama nedense çokları bunu tarihî bir mesele hâline getirmeye pek meraklıdır. Acaba niçin? Muhafazakâr çevrelere “ideal edindiğiniz padişahların hâline bakın!” denerek temsil ettikleri değerler hakkında bir mesaj mı verilmek isteniyor? Yoksa muhafazakârlar arasında içki propagandası mı yapılıyor? Osmanlı padişahları hatâları ve sevapları ile tarihe intikal etmiştir. Kim ne derse desin, müspet tarafları fazladır. Kahramanlıkları, cesaretleri, geleneklere hürmetkârlıkları, ilme, sanata değer verişleri, zarafetleri, merhametleri, demokrat duruşları ile sadece Türk-islâm tarihinde değil; dünya tarihinde de mümtaz bir mevkiye oturmuşlardır. Kabahatları varsa bile, bu imaja hiç zarar vermez. Padişahlardan, hele sert padişahlardan memnun olmayan geniş bir kitle bulunması normaldir. Bu kitlenin amme efkârında icraatlerini değil de şahsiyetlerini ön plana çıkararak padişahların imajını zayıflatmaya çalışmasını da anlamak mümkündür. Hükümdarların düşmanı çok olur.

    Hakkında açık bilgi bulunmayan hususlarda kat’î konuşmamak ilim adamlığının icabındandır. Asırlar öncesine ait hâdiseleri bugün olmuş ve bizzat görmüşçesine anlatmaya itibar edilmez. islâmiyet, kim olduğu bilinmeyen, hele fâsık birisi bir haber getirirse, buna hemen inanmamayı emrediyor; “iyi bilinmeyen şeyin arkasına düşmeyin!” diyor. Bir kimsenin gizli işlediği kabahatı gelip başkasına anlatan kimseye fâsık denir. Böyle birinin sözüne inanılmaz, güvenilmez. içki içmek, Kur’an-ı kerim tarafından yasaklanmıştır. Buna uyup uymamak herkesin kendi bileceği iştir. Ama kendilerini savunacak vaziyette olmayan tarihî şahsiyetler hakkında dedikodularla hüküm vermek de kimsenin hakkı ve haddi değildir. Üstelik geleneğimizde “Ölülerinizi hayırla anınız!” prensibi vardır. ilmî mevzularda dedikodulara karşı uyanık olup, mutedil hareket etmek, herkesin uyması gereken ahlâkî bir vecibedir.

    http://osmanlilar.gen.tr/...html#sthash.JawNipjn.dpuf

    --spoiler--
    0 ...
  1. henüz yorum girilmemiş
© 2025 uludağ sözlük