Kant için oldukça kritik bir kitaptır aslında. Ortaya attığı veya savunduğu ahlak görüşü/yasası, bu kitaptaki ifadelerinin temellendirilişine, tutarlılığına ve uygunluğuna bağlı. Şeylerin ardındaki betimlenemez gerçeklik, şeylerin mevcutluk kategorileri, zaman ve mekan ve zamanın ve mekanın bilmede, algıda yeri; imgelemin zamanla ilişkisi, transsendental imgelem, sezgi ve formları gibi birçok -tefhime (zira olanaksız) olmasa da- açıklanmaya muhtaç çetin hususun yanında "özgürlük" gibi bir bahis kant'ın görüşlerinin en temel gerekçesi olmak zorundadır -ki o da bunun bilincindedir.
"Özgürlük"ü bu kitapta temellendirip tutarlı bir formda serimlediğini kabul edersek, kant'ın maksimlerini de tutarlı görebiliriz. Ama gerçekten özgürlüğü temellendirebilmiş midir? ...