ya bi siktir git demekten kendimi zorla aldıgım adam. biraz daha bu insanla ilgili bir şeyler okursam cidden diyeceğim.
hoşgörü diyor, oldugun gibi ol diyor, erdemden iyilikten bahsedip duruyor.
iyi güzel de insanların içinde olmayan bir şeyin insanlar da olması gerektigini söylemek yapmacıklığın daniskası değil mi ? zaten ruhunda doğuştan buglar olan bir metabolizmaya dışardan yama yapmak hiç mantıklı gelmiyor.
mesala bir lafında derki :
"hayat yolunda arkadaşının çok olmasına özen göster. sürü ne kadar çok olursa engeli aşmak o kadar kolay olur"
meali : başarılı olmak için her insanı kendine arkadaş edin. onları arkana al ki başarılı olasın.
"suskunluğum asaletimdendir.
her lafa verilecek bir cevabım var.
lakin bir lafa bakarım laf mı diye. bir de adama bakarım adam mı diye"
hem hoşgörüden bahsediyor, hem adam seçiyor. hem mütevazı ol diyor, hemde asaletliyim diyor. doğruyu bi kalıba sığdıracak egoyu kendisinde buluyor, sonra en ulunun tanrı oldugundan bahsediyor.
mevlanaya baktıkça müslümanların (zaman, yeni şafak, samanyolu tipindeki müslümanlar) iki yüzlülüklerini görüyorum. işlerine geleni yerin dibine sokup, işlerine geleni dışlayan bir zihniyet. sanki kökten bir şeyler yanlışmış gibi.
mevlana gerçekten mütevazı, sanılan kadar mükemmel bir insan olsaydı onu hiç kimse tanımazdı. çünkü mükemmelliğin birinci şartı etrafı aydınlatmak değildir. kaldı ki mükemmel olunmaz, mükemmel doğulur. senin içinde hoşgörü yoksa, cömertlik yoksa, efendilik yoksa istediğin kadar uğraş bir bok olamazsın. bir insan yedisinde neyse yetmişinde de odur lafını bu nedenle söylemiş olmaları muhtemel.