ruhun bakire olması

entry24 galeri
    1.
  1. uyarı: yazıyı sonuna kadar okumadan bir yargıya varılması tehlikeli ve yasaktır. mevzubahis ruh bekareti de bir erkeğin bakış açısından yorumlanacaktır. bilginize.

    *

    her iki cins açısından da sadece bedenin bakire olmasına tercih edilmesi gereken durumdur.

    derin bir mevzu bu; açayım biraz.

    çoğu erkeğin bakire bir kızla ciddi ilişki yaşamak veya evlenmek istediği iddia edilir. bu doğrudur; lakin bu iddiada genel manada bir algı yanlışlığı vardır. buna bir açıklık getirilmeli bence. evet, erkeklerin büyük bir çoğunluğu -tabi ki kıstasımız türk erkeği- bakire biriyle birlikte olmak isterler ama istenilen yalnızca bakire bir beden, bir insan vücudu değil; her şeyden önce bakire bir ruhtur. tüm aldatmacalardan arınmış, her yönüyle bakire bir ruh.

    ancak kadınların üzerindeki baskılar -çoğunlukla toplum baskısı- nedeniyle, günümüzün bekaret anlayışı anal seks ve oral seks yapıp da tam bir birleşme yaşamadan bakire kalmak haline gelmiştir malesef. bu gerçekten çok trajik bir şey bence. böyle bir bekareti kim ister ki? hangi "bekaret meraklısı erkek" böylesine bir aldatmacayı ister ve böyle bir durumda olduğu için sevinir?

    kadınların normal yoldan birleşme hariç her türlü cinsel ilişkiyi yaşadıktan sonra hala "bakireyim" diye ortalıkta dolanması erkekleri mi kandırır, yoksa kadınların bizzat kendilerini mi?

    bekareti eşe saklamak nasıl bir olgudur? her türlü şeyi yaptıktan sonra sakladığın minicik bir zar parçasını mı eşine hediye edeceksin? 'özel' anlayışın bu mudur?

    eğer öyleyse yazık. çok yazık. şu sorduğum sorulara kulak tıkamak da malesef yine bizzat kendinizi kandırmanıza sebep olur.

    bir de başka bir mesele var tabi. bakire kadın isteyen her erkek yobaz, geri kafalıdır düşüncesi. belki birçoğu öyledir, çok doğru; hemfikirim ben de. sadece öyle olması gerektiğine inandıkları/inandırıldıkları için isterler bunu, evet. ama kalan büyük çoğunluğu da bu guruba dahil edip, aşırı özgürlükçü adamlara bile "yobaz" sıfatını yakıştırmadan önce, şu yukarda sorduğum sorulara bir cevap aranmalıdır.

    *

    sevdiğin kişiyle birlikteyken, onun dudaklarını öperken acaba bu dudakları 'o' da öptü mü, 'o' da benim gibi okşadı mı saçlarını, 'o' da dokundu mu tenine böyle gibisinden çoğumuzun aklından geçen sorular -çoğunlukla- psikopatlıktan veya yobazlıktan değildir; onu paylaşma düşüncesinin verdiği huzursuzluktan, onu kendinden bile kıskanmaktan, senle yaptığı şeyleri başkasıyla da yapmış olduğu düşüncesiyle yanmaktandır. ha kadınlar aynı şeyi hissetmiyor mu sevdikleri erkeklere karşı, aynı sıkıntıları yaşamayacaklar mı? yaşayacaklar elbet, yaşıyorlar, yaşamalılar da. eğer gerçekten seviyorlarsa yaşamalılar!

    ben bakir olmayan bir erkek olarak kendimde bakire bir eş isteme hakkı görmüyorum, hiçbir hemcinsim de görmemeli zaten. ben sadece size hissettiklerimi, düşüncelerimi ve birçoğunda yalnız olmadığımı bildiğim şeyleri genel anlamda yansıtmaya çalışıyorum.

    *

    son sözlerim de tüm bu tartışmaların odağındaki zar parçasına ve kadınlara olacak.

    öyle mi zar parçası? bu kadar lafın üstüne, hala sanıyor musun ki derdim seninle? gerçekten umrumda bile değilsin. ve birçok hemcinsimin de olmadığına emin ol.

    anlayın bunu kadınlar. kandırmayın kendinizi de, o çok özel, müstakbel eşlerinizi de.

    her şeyden önce ruhunuz bakire olsun, ruhunuza bu denli önem verip onu koruyup kollamaya çalışın. her türlü birleşmeyi yaşadığınız halde "bakire" kalma kaygısıyla, böyle iğrenç ve ikiyüzlü hayatlar sürdürmeyin. daha da önemlisi, erkeklerin sizi birer "mal" olarak gördüğü düşüncesine kapılmayın; gerçekten öyle olanları, sizi öyle görenleri de yanınıza yaklaştırmayın.

    sevdiğin insanla sevişmek gibi kutsal bir eylemi bu kadar düşürmeyin, basitleştirmeyin.

    lütfen!
    15 ...