bildiğin kabus. otobüse bindiğinde önce gözüne kestirir size teyze, bakar bakar bakaaaar ve birden birşey söyler. herhangi bir soru olabilir maksat o kulaklıkları çıkarttırmaktır. siz gözlerinizi devirmeden kulaklıkları çıkarır "efendim?" dersiniz. o anda bir yerlerde izmir marşı çalar, bir yerlerde bir çocuk ağlar, birileri aynı derede 2 kere yıkanır. artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır.
teyze önce günlük hayatında çektiği sıkıntıları anlatır, sonra tarihi olgulara döner. tüm ailesinin fotoğraflarını gösterir, yalnız ailenin yağız delikanlısını en sona bırakır. delikanlının fotoğrafını gösterir göstermez yüzünüzdeki ifadeye bakar. eğer minicik bir gülümseme olursa yüzünüzde siz artık onun müstakbel gelinisinizdir, sırtınızı sıvazlayarak nişanınızı ilan eder.
yapabileceğiniz tek şey telefon vermeniz konusunda ısrar etmesin diye dua etmek, telefon için zorlarsa salladığınızı çakmamasını ummaktır. * bir de yarın aynı otobüste görse hatırlamayacağı ihtimalini düşünüp sevinmek var tabi.
o kulaklıklar hiç çıkmamalıydı...
daha beter bir kabus için (bkz: vapurda görüp torununa beğenen bi de gelinim diyip zorla elini öptüren dede)