yazarların lise anıları

entry39 galeri
    26.
  1. Devlet parasız yatılıydı bizim okul. Parasız dediysek harbi harbi okul da biz de parasızdık.

    14 yaşındaydım. Ailemden ayrıldım. Annemden. Babam yoktu zaten. Kont drakulanın şatosu gibi bir dağ yamacındaydı okulum.

    ilk gündü. Geçtim kenar köşe bir bankın üzerine oturdum. Ellerimi başımın arasına aldım ağladım için için...

    Derken bir el okşadı saçlarımı sanki kafamın içindeki bütün hüznü aldı o el.

    Kafamı kaldırınca dünyalar güzeli bir melek gördüm. Uzun kirpikleri, Kocaman gözleriyle bana bakıyordu.

    Evimi özledim abla dedim.

    Ben abla değilim dedi.

    Hazırlık sınıfında haftada 24 saat ingilizce dersine girecek öğretmenimdi.

    En çaresiz anımda verdiği teselliden mi bilinmez çok sevdim o kadını.

    Ders kitaplarını taşıdım.

    Masasına gizli saklı papatyalar koydum.

    Ona laf ATAn arkadaşlarımı dövdüm.

    Yatılı okullarda kötü bir gelenekti bayan öğretmenleri taciz etmek.

    Bir kış günü okul ceketimi verdim üşümesin diye.

    Ağzının içine baktım 4 yıl.

    Birgün bayıldı hastaneye götürdüler.

    Kanımdan verdim.

    Bekar olduğu için taliplisi çoktu il eşrafından.

    Bir kere bir subay bir kere de bir polis geldi oturdu öğretmenler odasında çay içtiler.

    Hani tabancam olsa vururdum belki o an koridorda çaresiz beklerken kahrımdan.

    işte böyle ağzının içine baktım 4 yıl.

    Derken lise sondaydım artık.

    Ben 17 yaşındaydım o 26.

    Bir dershane çıkışı karşılıklı 2 fincan çay içtik mecburiyet caddesinin zaruret pastanesinde.

    işte o an neler neler demek istedim.

    Seni seviyorum öğretmenim demek istedim. En çaresiz anımda saçlarımı okşadığın o andan beri seviyorum demek istedim.

    Diyemedim. Diyemezdim de zaten o öğretmendi ben de öğrenci. Hem elalem ne derdi.

    2 fincan çay içimlik konuştuk işte. Havadan sudan hayattan.

    ilk kez gözlerine bu kadar yakın baktım o gün.

    Çok Mutlu oldum.

    Sonra okul bitti. Ben başka bir şehirde üniversite o kendi memleketine atandı falandı filandı derken.

    Yıllardır profil fotoğraflarına baktım hayran hayran.

    Derken bir gün onun çalıştığı yere gidecek oldum bir iş için.

    Arkadaş listesindekilerin telefonu otomatik kayıtlı olur ya rehberde.

    Elim titreyerek aradım.

    Alo, dedi o kadife sesiyle.

    Ö. Ö.. Öğret..menim dedim kekeleyerek.

    Ben 30 yaşındaydım o 39.

    Tanıyamadım dedi. Kendimi tanıttım ben öğrenciniz filan da falan.

    Çok Mutlu oldu sesinden hissettim.

    Yarın antalyadayım dedim.

    Daha da Mutlu oldu.

    O gece sabah olmadı benim için.

    Ertesi gün havaalanında karşıladı.

    O saçlarımı okşarken bana tepeden bakan kadın şimdi omuzlarıma çıkamıyordu.

    Muratpaşa'da 2 bira içiyorduk bu sefer.

    içtikçe yanakları al al.

    O Kocaman gözleri ışıl ışıl.

    Saçları beyazlamıştı yer yer.

    O Kocaman gözlerinin kenarında 2 derin çizgi.

    işte o an söyledim.

    Ben sana aşıktım. 16 yıl önce saçlarımı okşadığın o gün aşık oldum.

    Sustu.

    Zaman durdu o an.

    Gözlerinin kenarından ince bir damla yaş süzüldü.

    Başını göğsüme yasladı.

    Ağladı hıçkıra hıçkıra.

    Saçlarını okşadım.

    Sımsıkı sarıldım.

    Öptüm.

    Kokladım.

    16 yıl önceki hasretimle.

    Göğsünün kokusuyla sarhoş oldum.

    Nefesi kulaklarıma fısıldarken sarmaş dolaş.

    Dünya ayaklarımın altından çekildi.

    16 yıllık bir hikayeydi benimkisi.

    En mahrem yerinden öperek dudaklarımızla mühürledik o gece bu aşkı.

    16 yılın hasretiyle.

    Elalem ne der kaygısı gütmeden.

    Bulutların üstünden el salladık dünyaya.

    Ben 30, o 39.
    13 ...