sene bundan 17-18 sene öncesi. (yuh)
düz lisedeyiz. mis gibi tm yapar, el ense yatarim diyordum. matematik, fizik ve kimya hocalarimin zoru ile fen bölümüne gönderildim. sinifta topu topu 10-12 kisiyiz. diger bölümlerde üst üste oturuyor arkadaslar. neyse; biyoloji hocamiz her hafta deney yapmak icin; sirayla bizden cesitli cesitli seyler istiyordu. kurbaga, dana kulagi, vs. vs.
o gün sira orhan´daydi. Inek yada koyun beyni getirecekti. kendisi cok hiperaktif bir cocuktu. nedense; o gün cok sessizdi.
fizik dersindeyiz (eger yasiyorsa kulaklari cinlasin hocamin), fizik hocasi da sadece tebessüm eden bir adamdi. o güne kadar hic kahkaha ile güldügünü bilmem. dersin ortasinda kapi caldi. nöbetci ögrenci. saskin saskin bakislarla elindeki siyah torbayi sinifa soktu ve hocaya "hocam, orhan beynini evde unutmus, babasi orhan´in beynini getirdi." dedi. bunun üzerine hoca saskinlikla bir orhan´a bakti, bir nöbetci ögrenciye ve daha sonra da nöbetci ögrencinin elindeki siyah torbaya. "dogru mu anladim?" diye sordu. nöbetci ögrenci "ben de sasirdim hocam." diyince zaten gülmemek icin kendini zor tutan bütün sinif (hoca dahil, orhan haric) kahkahalara yenik düstük.
hocamiz ayaga kalkti ve torbayi nöbetci ögrenciden alip, icine bakti "orhancim, beynin de baya büyükmüs evladim. böyle beyin nasil unutulur, al bakim beynini." diyerek tebessüm etti ve orhan´a verdi. orhan´in neye güldügümüzü anlayamadigi o bos bakislari da olaya ayri bir komiklik katmistir.