Seni ilk kucağıma aldığım gün buz gibi bir kış gecesiydi. Zavallı minik burnun mavi polar battaniye içinde morarmıştı. Daha ilk günden seni beklettiğim için özür dilerim oğlum. Arabanın azizliğine uğradım ama geldim bak. Kucağımdasın artık. Söz veriyorum bir daha hiç bekletmeyeceğim seni. Hiç bırakmayacağım elini. ismin, odan, sana ait her şeyin daha şimdiden hazır zihnimde. Uzay, uçaklar, gemiler, denizaltıları... Bitmek bilmeyen merakını elimden geldiğince karşılayacağım. Erkekliğin getirdiği vahşiliklerden seni olabildiğince uzak tutacağım. Kalp kırmamayı öğreteceğim ilk önce sana. Gelecekteki hemcinslerimi düşünerek.
Biyolojik anne ve baban kim, şu an nerede, ne yapıyorlar bilmiyorum. Onlar adına hataları için senden özür dilerim. Kendi hatalarım için de elbette.
Küçükken kurduğum dünyadaysan umarım bakıcın 'adam gibi biri'dir. Şayet değilse seni onun eline bıraktığım içinde özür dilerim.
Acaba ne olacaksın büyüyünce? Bir F-16 pilotu mu yoksa bir mühendis mi? Belki de yaşamı seçer doktor olursun? Yada sanatı seçer sergiler açarsın.
Her ne olursan ol, mutlu ve iyi ol yavrum. Dünyaya mutluluk, umut ve iyilik saç. iyi ki varsın ve iyi ki benim oğlumsun. Çok mutlu yaşa anneciğim...