gemi

entry101 galeri video3
    40.
  1. çatlamış bir alın kemiği
    gibi duruyor limanda gri gemi,

    yağmur, hüviyetini kaybetmiş potansiyel suçlu
    rüzgarın kimsesi yok tabiattan başka
    zanlıyım, kendimce haklıyım, bu kış ellerime
    eksi sonsuz uçlu
    upuzun kapalı müzelerin
    hep bir çığlıkla hareketlenecek heykellerinin
    mermer bronz karışımı
    soğuk beyaz karışımı
    aldatıcı, gözbebeksiz bakışları bulaştı, evet, harika,
    sis çoktan ulaştı denizin sinirlerini bozan
    geç dalgasının korku tabirlerine,

    baudelaire aldım yanıma okurum diye
    felsefe ağaç olsaydı hangi meyveyi verirdi ve
    onu anlarım belki, onunla avunurum, hevesiyle;
    şimdilik
    gecenin esrara
    sevgilinin ihanete aç teşekkül mertebesinde
    belki gemide, belki sessizliğin güvertesinde
    bir takım adamlar gülüşüyor
    bir takım adamlar yalan yanlış örgütleniyor
    halka ait bir manayı hayasızca aralarında bölüşüyor
    hayır, yere düşmüş yalnız bir biletin önünde;

    aslında tedirgin ve sıkılganlar
    aslında cahil ve saldırganlar
    herkes kadar bir gemiye binip gitmekle
    şiddetin kendisiyle uzlaşmakla
    uzaklaşmakla
    uzaklaşmanın hayat paydasıyla çatışmaktalar
    evet,
    çocukken aynı sınavda çözemedikleri tek soruyla
    o tek sorunun cevabıyla boğuşmaktaklar: onca
    ağırlığına rağmen neden batmaz bir gemi
    her gemi batmak için son bir yolcu mu bekler
    son yolcunun darmadağın beyni, kalbi mi
    indirecektir şalteri; gemi
    öyle mi çekilecektir içeri, hayır, örneğin, gerisin geri,
    toprağın da olsa kaldırma kuvveti
    öyle kolay gömülemezdi hiçbir ölü, hiçbir hüzün neferi;
    toprak
    iterdi, tutardı, çırpınırdı
    istemezdi gövdesine bir şeyin ansızın girmesini;

    gemi
    çatlamış bir alın kemiği
    gibi duruyor limanda gri;
    toprak da duruyor
    zaman da, adamlar da. önemli bir aşk şahaseri
    edasıyla çözülüyorum iskeletimden
    etlerimle uçuşuyoruz yapışmak üzere
    bir başka iskeletten ufka açılan
    yeni
    varoluştan oluşmuş hallerden hallere seviyeli;

    belki de çok oldu gemi limandan ayrılalı ve gideli;
    başlamış bir yolculuğun arkasından karada yazılan seyir defteri
    tarih mi demeli buna, günce mi daha doğru, bellek mi,
    hoş, ben ellerimi hep yıpranmış çımalara benzetirim
    parmaklarım salkım salkım çımadan sarkar sarkar sarkar
    kaç gemiyi bağlamak için limana fırlatılmış ellerim
    çımacılar mı hain, eldivenler mi kaygan, deneyler mi uğultulu,
    ufukta kaybolmaya yüz tutmuş bu büyük yüzen sedyeye
    kimi zaman mabet de demeli, nazar da demeli, büyü de demeli

    çatlamış bir alın kemiği
    gibi kafatasında beyne doğru ilerliyor gemi;
    ya çok bildik aynı bir sima var dümende, kazan dairesinde, radarda
    ya da
    kıyıdayız, hayallar kurarken ölüme dair, erdeme dair; anlıyoruz:
    terk edildik,
    diğerlerini kurtarırken telaşla o,
    tufanda biz geride bırakılanlar, anlıyoruz,

    meğer nuh, asla sevmemiş hiçbirimizi.
    5 ...
  1. henüz yorum girilmemiş
© 2025 uludağ sözlük