Yaş akranı olan dostlarım bilirler, ortaokul veya lise mezuniyet zamanımız yaklaşırken herkes pürtelaş dershanelere yazılırdı. O dönemlerde etrafımızdaki gördüğümüz arkadaşımız bildiğimiz kişiler polis olmak istiyorlarsa yeşilırmak, fem, ışık dershaneleri gibi dershanelere giderdi. Hatta "Askeriyeye girmek istiyorsan dershaneler seni farklı isimde kayıt ediyorlar sıkıntı olmasın" diye ortada türlü türlü havadisler de vardı.
"Bu haftasonu maç yapalım mı?" dediğimizde, "Yurttayım bu haftasonu" deyip orada onların sistemlerinde yaşıyorlardı bu arkadaşlar. "Onların anlatımı ile" sabah kalk, namaz, ders, öğlen namaz, yemek, ders, akşam namaz, yemek, ders, fethullah gülen hoca nasihatleri, Risali nur olayları vardı.
Memur olmak isteyenler de önce cemaatin adımı oluyorlardı dershane sayesinde. KPSS'de hangi puan alırlarsa alsınlar en kötü ülkemizin adını hiç duymadığı veya görmediği bir kadrosunda yer bulunup, orada göreve başlarlardı. Hatta bir ara KPSS soruları gündeme geldiğinde, çok güzel de kapatıldı üstü hatırlarsanız.
Bu bahsi geçen arkadaşlar polis, asker veya memur olmayı başardılar(!). Başardılar da, kimsenin adamı olmayı başaramadılar. Menfaat duygusuyla hareket eden bu bahsi geçen arkadaşlarımızın karaktersizliği sayesinde, belki de o dönemlerde geleceğin bir savaş pilotunu veya başarılı bir polisi olacak nesillerin umudunu kırdılar.
Her zaman iyi bir yazılımcı olmak istedim. Çok şükür ne onların adamı oldum, ne de en ufak bir lokma maklube yiyerek onların sisteme dahil oldum.
Demem o ki, ben ve benim gibi bu konu hakkında düşünen arkadaşların dik duruşlarını her zaman sevdim. iyi ki de böyle tercih etmişiz.
Şimdi o dönemlerde "cemaat, cemaat" diyen ama şimdilerde foyası meydana çıkmasın diye taklalar atan arkadaşlara tek sözüm, yiyin birbirinizi ibneler.