hayatı boyunca hayırsız, değersiz insanlarla karşılaşmış, karşılaşmaya da devam eden kişidir. nitekim kendiside değersiz ve hayırsızdır. masivaya ait parası pulu kılı yünü edeb ve ahlak kalıplarında nesi varsa paylaşan ancak daha halen insanları doyuramayan kişidir de. işte bu yüzden değersizdir. ama hiç kimsede bu kişiyle sigaradan, dertten, kederden, beladan gayrı bir şey paylaşmaz. bu yüzden de değersizdir kanımca. 3 liralık kuruyemişini 5 kişiyle paylaşır, herkesin önünde cebinde tutmaz, yekten yemez. parayı sever de sevmez de. ne hikmetse olduğu zaman son sigarasını, bir paket sigarasını, son 1 lirasını 100 lirasını sevdiklerine heba etmekten çekinmez, "al" demekten çekinmez, al bilmiştir vesselam. evine dönerken geriye sarfettikleri kalır. minik şehirlerin zırtapoz delikanlıları gibi, görmüş geçirmiş, yalamış yutmuş, açmış kapamış, etmiş bulmuş, atmış tutmuştur ve nihayetinde anlamlara mana yüklemeyi de öğrenmiştir. kendisiyle makara yaptıkça güldürmüştür, kendi de gülmüştür de aynı makaralarda başkalarının ağzında patavatsızlıklarla anılmayı hiç sevmemiştir.
üzerinden rahmet çekilmiş topraklarda içki masasını ibadethane ilan edenlerin, ne ruh ne kasret aleminde gerçekleştiremediklerini, etmek için ne 1 metre yol kat ettiklerini ne de ellerini bacaklarının arasından çektiklerini söyleyebilirim. ama yeni bir geyik türünü literatürlere sokabilecek kadar boş muhabbete kafaları çalışırken aynı şevkle fukaranın birine laf etmeyi de ağızlarından esirgemezler. 1, 2, 3, 10, 20 derken iyi niyetin kabak tadına geçişini izleriz.
ben en fukarasından, en akılsızından, en aptalından, en safından biri olayım amma patavatsız, bencil, çıkarcı, "ulen arabam olsa ne karılar kaldırırım bee" diyenlerden olmayayım, kendimi kandırmayayım.
ben hikayemin baş kahramanıyım, fuzuli' den fuzuli, ondan yadigar bin fukarayım, melamet mülk-i de perişan olayım.