Karşılıksız Aşk (biraz uzun olabilir kabul ediyorum)
Şöyle bi düşünün hayatınıza aniden biri giriyor ilk başta bir hayranlık duyuyorsunuz sonra o duyduğunuz hayranlık zamanla önce sevgiye sonra aşka dönüşüyor onu görmek istiyorsunuz konuşmak istiyorsunuz aşkınızın karşılığınıda almak istiyorsunuz ama bir türlü olmuyor. Bunu ona söylediğinizde ilk hayır diyor neden diye üstelediğinizde size kızıyor rencide ediyor. Beklemeye başlıyorsunuz her bekleyişinizde ona daha çok bağlanıyorsunuz o sırada acıda çekmeye başlıyorsunuz ilk aşk acınız öyle bir geliyor sanki kalbinize bıçak saplayıp onu orada bırakıp gidiyor sizde o bıçağı çıkarmasını bekliyorsunuz ama gelmiyor. Her attığınız mesajdan sonra bir kavga oluyor yüreğiniz daha çok yaralanıyor kanıyor. Gel zaman git zaman bu böyle devam ederken artık bir yerden sonra alışıyorsunuz onun acısına aşkına bağlanıyorsunuz. O mutlu olduğunda sizde mutlu oluyorsunuz o üzülüyor siz üzülüyorsunuz. Hayatınızı hep ona göre yön veriyorsunuz. Lakin karşılıksız aşk o kadar can yakıcı birşey ki gelmeyeceğini bilip bir umutla onu beklersiniz. Hani olur ya yarınınızı bir hevesle beklersiniz, onuda bir hevesle beklersiniz. Fakat ne kadar beklesenizde gelmez çünkü sizi sevmiyor. Karşılıksız aşkın en kötü yanıda gelecekte o mutlu olurken siz onun açtığı yarayı kapatsanızda öyle bir zamanda gelicekki onu hatırlayıp durulucaksınız ve tekrar kapatmaya çalışıcaksınız. Kapattığınızı sandığınız o yara aslında hiç kapanmamış olucak ve onu hatırladığınız da o yara tekrar açılıcak. Karşılıksız aşk öyle bir yerde gelir ki o aşka kolay bağlanıp zor unutuyorsunuz. Bembeyaz hayatınız bir anda simsiyah olur. Mutlu hayatınız gider yerini acıların olduğu yaraların kapatılmadığı bir hayat gelir. Karşılıksız Aşk nedir diye sorduklarında bana benim verebileceğim tek cevap; gelmeyeceğini bilip bir umutla onu beklemek…