ele alınan tüyü, yere düşmemesini umarak yukarı doğru atmak gibi. yere düşeceğini bilerek mucize beklemek gibi. tüyün havaya doğru hızlı gittiğini görünce sevinmek, ama buruk bir sevinç yaşamak gibi. tüy yere doğru indiğinde onu seyretmek gibi. çaresizlik gibi. tüyün yere yaklaşırken, bir yandan nazlı nazlı sağa sola salınmasını izlerken başı dönmek gibi. yeri yakıştırmamak gibi. yere hiçbir şeyi yakıştırmamak gibi. yere düşen her şeye üzülmek gibi. yerdeki karıncaya, yerdeki gofret kağıtlarına, yerdeki bütün tüylere acımak gibi. bir kuş kanadından yere düştüğünde o minicik tüy, üzülmek ama çok üzülmek gibi. küçük ayrıntılara üzülmek gibi. ayrıntılarla uğraşmaya hasret gibi.
bir kaç "an" önce üzüldüğün şeyi unutmak ve çevreye bakmak gibi. sanki üzülecek başka bir şey arar gibi.