hayat kadını

entry113 galeri video1
    32.
  1. senin rengin ne diye sordu beriki?

    kadın tutuktu, sustu. mavi dese, o kadar sonsuz muydu hayatı?
    peki ya yeşil dese? cıkk, o kadar müreffeh bir gün yüzü gördüğü tek gün hatırlamıyordu ki biçare.
    sarı? olabilirdi, nasıl olsa hayatı hep soluyordu anbean...
    ama onda da bir umut yok muydu, ertesi bahara çalacak ayların müjdesine dair?
    peki ya kırmızı? onca ihtiras dolu adamların altında kıvrım kıvrım inliyordu işte!
    iyi ya, sorunda buydu zahir... iştah ve ihtiras berikilerinde, hüzün ve kahır kendisindeydi. zevk denilen şeyi öğrenmemişti ki? daha on ikisinde zehirlenmemiş miydi bir kömürlük girişinde bedeni ama önce ruhu? olmaz, kırmızı onu daha da çok kışkırtıyordu, bu insani paylaşımın hayvani tarafını yaşadığı için hayatı boyunca!..
    peki ya siyah? tam onun rengiydi o vakit... matemi dibine kadar vurduracak, ruhunu tek sözle açıklayacak kadar apaçık, peyderpey gerçeği muştalayacak kadar yalındı, asildi de üstelik. bir kerecik de olsa asillik ona yakışsaydı ya bu dünyada... ııı-ıhhh; o da olmazdı. kızı ela vardı, adını gözlerinden alan piç olan yavrusu: sinesi, hayatı, ömrü olan kızı. onunla hayat siyah olur muydu hiç?

    atıldı apansız, düşünmedi bu defa çokça zihninde:
    "gri" dedi boğuk bir sesle...
    sustu beriki küçümsemesiyle...
    sonra başladı sert herzeleriye:
    "soyun!.."

    mutluydu kadın, şuncacık sohbet edeni çıkması bile güzeldi satılmadan önce vücudu. ruhu mu dediniz? haydi canım, kimin umurundaydı ki onun izdüşümü...
    birinin şuncacık sohbet etmesi de onu düşünmesinden ya da merakından çok, hayvani içgüdüsünü palazlamaktı. epi topu yapacağı sokmak-çıkarmak işini kallavi tarafından süslemekti!..
    3 ...