insan nasıl çocukluğunu, geride yaşamış olduğu herşeyi silip atamazsa aklından, herşeyin paylaşıldığı birini unutması da imkansızdır. ilk önce hayatınızdan o kişinin çıktığına inanamazsınız bile. zamanla yokluğunun farkına varırsınız. içinize bir acı siner. öyle bir acıdır ki bu, gecenin karanlığı da gündüzün ışığı da silmez. çünkü karanlıkta da ışıkta da onu hatırlayacak bir şeyler hep vardır. ancak herşeye uyum sağlayabilen insan acıya da alışır, onunla yaşamayı öğrenir. hiç bir şey eskisi gibi olmayacaktır. bunu anlar ve kabul eder. sonraki aşamada yeni bir hayata başladığını sanar insan, herşeyi unuttuğunu, yoluna devam ettiğini. bu aşamada gözden kaçmaması gereken tek bir nokta vardır: evet insan herşeye rağmen yoluna devam edebilir ancak o kişiyi hiç bir zaman unutmayacağını da bilmelidir. onu unutmadan, onla olan hatıraları silmek için boşa çaba sarfetmeden, sadece yaşanan yeni şeylere değer vermeye-kazandırmaya çalışarak. kimseyi onun yerine koymaya çalışmadan, kimseyi onla kıyaslamadan yeni insanları hayatınıza katmaya çalışarak. ancak bu şekilde yol alınabilir, gerçek manada yaşamaya devam edilebilir. kısacası herşeyin paylaşıldığı birini unutmaya çalışmak gereksiz bir çabadır tek yapılması gereken onsuz yaşama alışmaya çalışmaktır. kabullenmektir bir nevi.