Acılarınız, sizden küçüktür..
Nice. Fransa. Ve dahi Avrupa, sizden küçüktür.
Akhisar'a beni ulaştıracak 16.29 otobüsüne Balıkesir'den bindiğimde, 14 temmuzda ne olmuştu da bu kadar kafama takıldı, diye iki üç kez düşündüm. Saat 18'e doğru buldum, büyük Bastil isyanı ve 1789 Fransız Devrimi. Hani hepimizin bildiği hürriyet, kardeşlik, eşitlik şiarının yıl dönümü.
Anne babamla yemek yedim, evden çıktım, biraz çalıştım. "Sabahın 6'sında yola çıkıp, bin kişiyle cebelleşip, hayatı bugün de hak ettim." deyip, azıcık içtim. Eve döndüm, ntv'yi açtım.
Nice'te katliam.
El Cezire'yi açtım, aynı haber.
Ne dikkatimi çekti biliyor musunuz?
O çok geniş bulvarda, cılız rüzgarla uçuşan kağıt parçacıkları.
Herkes evine kapanmıştı; ki, vali de onu istiyordu.
"250 yıllık bir özgürlük düşünden geriye, katliamın yapıldığı bulvarda hafifçe esen rüzgarda uçuşan kağıt parçacıkları kalmışsa,düşlerimizi iki üç çapulcuya teslim ettiysek; daha geçen hafta Irak'ta 300 kişinin ölümü, yalnızca televizyon kanalları haberi olarak kaldıysa ve bir insana bile üzülünmedi ise, çoktan yitirilmiş bir uygarlık savaşının aptal savunucusuyum." dedim, ağlamadım.
Irak'takiler insan değil, ağlamayın; Suriye'dekiler insan değil, ağlamayın; Boşnaklar insan değil, ağlamayın; Abhazlar insan değil, ağlamayın; Tacikler insan değil, ağlamayın; Filistinliler insan değil, ağlamayın; Yahudiler insan değil, ağlamayın; zaten insan kalmamış; ağlamayın.
O koca bulvarda tek özgür olan, kağıt parçacıkları.
Uğur Abi Terörsüz Özgürlük diye kitap yazmıştı.
Az sonra gidip bir sayfasını koparacağım ve Nice giden ilk arkadaşıma vasiyet edeceğim: "Nice sokaklarının en özgürlerine kat onu." diye.