bir kalabalık düşünelim, bunlar bir araya geliyorlar. sonra tabi bakıyorlar herkes sikinin keyfine yaşayınca bu kalabalık boka sarıyor. diyorlar ki; aga biz oturup konuşalım ve birlikte yaşarken şunu şunu yapmayalım. çünkü kanks bunlar bize zarar veriyor. sonra oturuyorlar konuşuyorlar ve belli konularda uzlaşı sağlıyorlar ve bu yönde hepsi güvence veriyor. işte o güvence ya da anlaşma var ya ha işte o devletin kendisidir. devlet toplumu oluşturan bireylerin aslında arasında olan anlaşmadır. yasalar da bu anlaşmaya uymayanlara yaptırım uygulayıp sözleşmeye sadık kalmayı hedef alır. yani devlet budur. toplu halde yaşıyorsa mecbur biriyle anlaşmak zorundasın. bunu anarşistler bile inkar etmiyor. anarşistler sadece bu sözleşmenin var olup resmileşmesine gerek olmadığını kişinin yasalar olmadan da buna uyacak yetkinlikte olabileceğini söylüyor. bu yüzden yaptırım olmasına da gerek yok diyor. ki yaptırım zorba demek, baskı demek oluyor.