Evlenme akdi dinî, hukukî ve ahlakî birçok hükümler getiren, sonuçlar doğuran bir akittir. Bu sonuçları doğurmayacak bir evlenme akdi -muhtemelen zina şaibesini ve günahını ortadan kaldırsa bile- eksiktir, veballidir, uluorta uygulanmaması gerekir.
Müslümanların toplumdan gizleyerek, hukukî sonuçlarının uygulanmayacağını bilerek nikâh yapmalarının sistemden ve toplumdan kaynaklanan sebepleri de vardır.
Üniversitede okuyan bir genç, etrafında meşru veya gayri meşru ilişkiler içinde bulunan çiftleri görmekte, basın, medya ve sanat tarafından da durmadan cinsî duyguları tahrik edilmektedir. Güçlü iradesiyle, oruç, zikir, güzel ve eğitici dostluklar ile kendini frenleyebilen gençler yanında bunu yapamayanlar da vardır.
işte bu ikinci sınıf gençlerin önünde iki yoldan biri açık hale geliyor. Ya evlenecek yahut da birçok arkadaşının yaptığı gibi zina yapacaktır. inançlı ve iffetli bir genç zina yapamayacağına göre yolun biri daha kapanmış, geriye evlenme yolu kalmıştır.
Toplum evlenmeyi elinden geldiği kadar güçleştirmiştir; genel kabule göre hem erkeğin aile geçimini temin etmesi gerekiyor, hem de evlenmeyi gerçekleştirmek için neredeyse bir servet harcaması icab ediyor. Hz. Peygamber (s.a.) evlenmeyi kolaylaştırdığı, Kur'an-ı Kerim "...eğer onlar yoksul iseler Allah onları lütfu ile zenginleştirir" (Nur: 24/32) buyurduğu halde toplumun çalıyı tersine sürümesi evliliğin kâmil manada oluşma yolunu da tıkamış ve geriye ya zina yahut da -eksikleri bulunsa bile- bir yanıyla kitabına uyan nikâh kalmaktadır.
Bunu kâmil hale getirmek yalnızca nasihatle, medyada tartışmakla olmaz; hukuki, kanuni, dinî, ahlâkî, sosyo-ekonomik tedbirler gerekir.