Bugün Nurettin Topçu Hoca'nın vefatının sene-i devriyesi...
1975 yılının 10 Temmuz'unda ruhunun ufkuna yürüdü Topçu hoca...
"Yapabileceğiniz her şey vazifenizdir." diyen hoca, emeklilik yıllarında daha çok üretmeyi planlıyordu, projeleri vardı. Ama kader... Emekliliğinden sadece 8 ay sonra vefat etti.
"Dostlarınıza karşı zekânızı kullanmayınız." diyen hoca, sözünü budaktan esirgemezdi. "Fert olarak yaşamasını bilen insan, hakkın çiğnendiği yerde haykırmak ister." derken; hocasından muallimine, siyasetçisinden entelektüeline herkes onun "haklı eleştirilerinden" nasibini alıyordu.
"Mektep mabed gibidir." diyerek 40 yıllık muallimlik hayatında ne bir kez abdestsiz sınıfa girdi, ne de dersine 1 dakika geç kaldı.
"Bizi bu rüya hayatında sürüm sürüm süründüren, menfaat emellerimizdir." diyerek mütevazı ve kanaatkâr bir hayat sürdü, "insanın affedilmez şaşkınlığı, düşmanı kendi dışında aramasıdır." diyerek de hep aynaya baktı, özeleştiri yaptı...
Ve idealindeki Türkiye'yi resmederek aramızdan ayrıldı... Ruhun şâd olsun.
"Yarınki Türkiye’nin kurucuları, yaşama zevkini bırakıp yaşatma aşkına gönül verecek, sabırlı ve azimli, lakin gösterişsiz ve nümayişsiz çalışan, ruh cephesinin maden işçileri olacaklardır. Bu ruh amelesinin ilk ve esaslı işi, insan yetiştirmektir. Hünerleri hep fedakârlık olan bu hizmet ehli gençler, hizmetlerinin mükafatını da hizmet ettikleri insanlardan beklemeyecekler, sonsuzluğa sundukları eserin sesinin akislerini yine sonsuzluktan dinleyeceklerdir."
Ben kendisini geç tanıdım ama ondan çok şey öğrendim.
imkânım olsa okullara "Biyografi Dersleri" koyardım ve o dersin müfredatı içerisindeki ilk 10 isimden biri de mutlaka Nurettin Topçu olurdu.
Tavsiyemdir; Topçu hocayı tanıyın, okuyun.
Tanıdıkça sevecek, sevdikçe okuyacaksınız.