hayatta en nefret ettiğim şeylerin başında, kadın haklarını ve en önemlisi "eşitlik" kavramını pelvis kemiğinden anlayan hemcinslerimin varlığı gelmektedir. bu minyatür jean d'arc'lar hakkkında kendi gözlemlerime dayanan tipoloji çalışmalarına göre:
- bu tip kadınlar ilgiye hiç tahmin edemeyeceğiniz kadar açlar. büyük bir ihtimalle oral dönemde yaşanan sevgisizliğe dayanan bir fiksasyon sonucu gençlik çağlarında evrilerek bu duruma geliyorlar.
- ve ekseriyetle inanılmaz derecede çirkinler. aslında bahsettiğim bu çirkinlik, ilk maddenin de sebebini oluşturan etkenlerden bir tanesi.
- onlarca yıldır süren kadın hakları mücadelesinde "kadın-erkek eşitliğini" erkeklere benzemek ve onlar ne yapıyorsa biz daha iyisini yaparız olarak algılayan küçük bir feminazi grubu var. bu kızlar ne kadar daha fazla küfür edersek ne kadar daha fazla iğrençleşirsek ne kadar daha fazla dadaizm çöllerinde mecnuna dönersek o kadar eşit oluruz sanıyorlar. kuzum sen bana hatırlat ben sana orta çağdan başlayarak kadın mücadeleleri hakkında daha elle tutulur daha pragmatik bilgiler sunayım.
bunu ve bir arkadaşını - o kendini biliyor - şöyle kısa bir betimleyici hikayecikle tasvir edeyim ki siz de daha iyi anlayın: hani sınıfın arkasında güzel kızlara düşman, her şeye muhalefet olan ve kimsenin ilgisini ve dikkatini çekemeyen çirkin kızlar olur ya. gördün değil mi? öff bu kadar yeterli.