ilkokul beşinci sınıfa gidiyorduk. bir kenan hocamız vardı(konuyla alakalı olmasa da, o zamanlar çok severdim ama şimdi düşününce ne kadar çakal biri olduğunu anlayabiliyorum). her neyse kızmış yine bu bir şeye, tam hatırlamıyorum. tam sözlü filan diyorken hilal diye bir arkadaşımız koşa koşa öğretmenin yanına gitti.
öğretmenin bu cümleyi demesiyle sınıfta kocaman bir sessizlik oluştu bir anda. biz hilal'e, hilal yere, öğretmen bize, hilal havaya ve en sonunda herkes yere baktı. buz kesilmişti sınıf, hilal'in yüzü ise bir o kadar kırmızı ve sıcak... bu sessizliği "fışşş" diye bir ses bozdu... güzelim şanssızlıktan o gün çorap bile giymemiş. bu kadar yaş gözlerinden dökülmüş değildi elbet, sınıfın orta sıralarına kadar yayıldı ağır ağır o gudubet sıvı. öyle donmuştu ki sınıf kimse ayaklarını dahi kaldırmadı... herkes öylece duruyordu, en ufak bir tebessüm bile yok kimsede. kenan bozdu sessizliği, kıvırmaya çalıştı ama nafile. hilal koşarak evine gitti, bir hafta okula gelmedi. ve kimse o olayı ağzına bile almadı zaten hiçbir zaman.
her neyse, ben bile unutmamışsam hilal hiç unutmamıştır. ya da unutmuş mudur? dur faceden bulayım da hatırlatayım unutmuşsa. güzel anıydı unutmasın hehe.