bazen zeytinburnu tarafına işim düştüğünde önünden geçiyorum. bugünde öyle günlerden biri idi. ordan geçerken yine huzursuzluk kapladı her yanımı. giderek betonlaşan ve insani duyguları notralize eden bir dünyada yaşıyoruz ve bu distopik hava beni korkutuyor. kendi çocuğumun beni oraya bırakabilme ihtimali beni huzursuz ediyor.
açıkcası o odaların daracık balkonlarındaki televizyon antenleri ve kısacık çamaşır ipleri içerisinden daha fazla korkutuyor beni. oraya girmek, orda olmak... düşüncesi bile kalbimi zorluyor, boğazıma bir şeyler düğümleniyor.
buranın adını huzurevi diye kim koydu acaba. orada kalanlar huzursuzdur buna eminim. ama onları oraya koyanlar muhakkak kendilerini temize çekiyorlardır bu mekanın adı ile... *