ot dergisi

entry125 galeri
    88.
  1. Haziran sayısını okudum, yani tamamı olmasa da büyük oranda okudum.

    Bu aldığım ikinci sayısı, diğeri daha mı güzeldi ne.

    Neyse gelelim naçizane haziran sayısı eleştirisine,

    Kapağa Frida kahlo yu koyarak her ne kadar popüler kültürden farklı bir yola sapmadılarsa da bu sanatçıya duyduğum saygıdan ötürü bir şey diyemiyorum hatta keşke tek sayfa değil de daha geniş yer verilseydi.

    Ot sözlük diye bir kısım oluşturmuşlar, çeşitli yazarların kendi tanımlamaları üzerine bana biraz basit geldi bir kaç geniş tanımlama olsa yeterliydi böyle sanal alemde kullanılmaya hazır aforizmalar gibi olmuş.

    Kitap tanıtımlarına geniş yer verilmiş, emeğe saygı gereği sözümüz yok faydalı bir uğraş fakat çok da incelemeden diğer sayfalara geçiş yapıyoruz.

    Teoman ın babasının anısına kaleme aldığı bir yazı, göz Kalemi başlıklı bir anı- hikaye okunabilir güzel yazılar.

    En beğendiğim hikaye ise "yeşilmişik" oldu benim diyebilirim, yazarı kemal varol..

    Silah ve silah Satıcıları mevzuyla ilgili yazıya ise bir anlam veremedim.

    Kalben ile yapılan anket ne allasen.

    Ortaokulda zorla yazdırdığımız Hatıralar kadar basit sorular.

    Gelelim kanımca en sığ olan yazıya,

    "ODTÜ de bir efsane kasa"

    Hikayenin akışına diyecek söz yok, fakat eşiyle nasıl tanıştığını anlatan bir adamdan başka bir şey göremedim ben bu yazıda.

    Bir akraba vasıtasıyla alınan araba ve müstakbel eşle tanışma yaşlı amca/teyzelerin anlattığı eski anıları anımsatıyor.

    Ki bence yersiz bu, Sait Faik i ve bir hişt sesiyle yazdığı öyküyü düşününce kendimizden yersiz yere çok da bahsetmeden başlıkta geçen efsane kasaya eğilmek ve hikayeye çokça onun üzerinden devam etmek daha yerinde olacaktı.

    "N'apçaz şimdi" ile Ali lidar.

    Abi anı güzel anlamlı da biraz fazla kendini övmüşsün gibi geldi.

    Bakmakla görmek arasındaki farkı anlatmak için gereken enerjiyi kendine aktarmışsın hikayede resmen.

    Son olarak Son sayfadaki yazıya, Louis Ferdinand Celine den alınan yazıya ise bayıldım.

    Arada Son derece hoş yazılar olsa da sayıyı Genel olarak sığ buldum diyebilirim.

    Sayfalar biraz daha özenle hazırlananilir yazılar biraz da yoğun olabilirdi.

    Bu şekilde 18-25 yaş arası gençlere hitap ettiğiniz çok belli oluyor.

    Üniversite gençliği ise sadece hedef kitleniz bir şey diyemem ama biraz daha kalite arzuluyoruz.

    daha fazla "okumak" adına.

    Unutmadan benim için bu dergiyi boşu boşuna aldım düşüncesine engel olan nazım Hikmet posteri için teşekkür ediyorum tabi ki o ayrı. *
    3 ...