tanrı'nın varlığını ya da yokluğunu sorgulayabilmemiz, bilincin okyanusunda yüzmek gibi birşeydir. bireysel bilinç, evrensel bilinç, ortalama bilinç ve tarihsel bilinç tartışmalarında tanrı yokluğu savını evrensel bilinç olgusuyla destekleyerek yeni bir felsefe çıkışı düşüncesi, deyim yerindeyse topu taca atmaktır, ya da bana göre bariz gol durumuna ofsayt bayrağı çektirmektir. evren den kastedilenin kendisi dahil olmak üzere çok yönlü tartışmalara kapı aralayabiliriz. cosmoz kavramı da başka bir vurguyuda içine alarak konuya müdahil edilebilir. burada ki tehlike, göreceli olarak evrensel bilincin kendisine yapılan yüklemelerden kaynaklanmaktadır. tanrı yoktur fikri, çok farklı biçimlerde, dinler olgusunun toplumsal yaşama etkilerinin hissedildiği her dönemde farklı görünümler alarak, buna dinsel görünümlerde dahil olmak üzere kendi ifadesini bulan bir durumdur. hallac'ı mansur un derisinin yüzülerek öldürülmesine sebeb olan durum dinsel görünüm altında ifadenin tipik bir örneğidir.
denklemin şu kısmına dikkat etmek zorunludur; evrensel bilinç dünde vardı ve fakat tanrı olgusu bu dünden soyutlanarak açıklanırsa dün ve düne ait evrensel bilincin kendisini yok saymak gafletine düşülür. dolayısıyla göreceli yüklemelere tanık olunacak evrensel bilincin tanrı fikrinin karşısına oturtulması geçici bir es ve moda dan öteye gidemez. oysa ki tarihsel bilincin kazınacak derinliklerinden tin ve madde birliğini ortaya koyacak, eşitlikçi bir düşünsel felsefi birlik, varolagelen sessizliğinden (dinginliğinden) çıkarılabilinir. Bunu determinist yanılgılara düşmeden yapabilmek ve aşabilmek mümkündür. Ortak vurgu, bu bilincin varolduğunun bilinmesi, her dönem taşıyıcı aktörlerinin varolduğunun hatırlanması ve yakıcı gerçekliğinin üst boyuttaki virtüel gerçekliklerin bile üzerine alev topu şeklinde ineceğinin inancının sürmesidir. ya da diğer tercihe münhasıran tövbe deyip, akıl'ı dinlendirmek üzere mistik kolaycılık içerisinde başucuna koymaktır.