sözlük-ü alinin maliki olan onbinlerce baslığın, milyonlarca entrynin, uludagsözlük ahalsinin yazarliklari hakkında hükümleri iki dudaği arasinda olan zat-ı şahanenizin nazar-ı celbinde aşağı yukarı bir senedir üretiminin dibe vurmasina ve dolap beygiri gibi ayni konularda dönenip durmaktadir. türkiye gündemini dün de bugun de yarin da meşgul eden taşra ile sehir, cami esanslı siyaset ile kışla parfumlu siyaset, memurlar ile hür tesebüsler, börekciler ile pogacacilar, hiyarlar ile develer, fb-gs-bjk, vel hasıl-ı kelam çatışma meydanı olan eğlenceve keyif alma amacıyla inşa edilen bu site deve güreşi arenaya dönemktedir.
tartişma kültürü olmayan, tartışma kültürünü kodum mu oturtuculukla yahut viyaklama olarak algılayan, en klişe hamasetlerle kepazeliği bayrak edilmesi bir çok kaliteli yazarın pasaportunu alıp terk-i diyar etmesine , kalanların ise koy götüne ne kasıcam demesine sebebiyet vermektedir.
zat-ı alinizin mantığının ve aklınızın sesini öncelikle dinlediğinizi bilmekteyim, zaten bu melakiler zat-ı alinizde noksan olsaydi devlet-i ali uludağ sözlük daha 2006 senesinin altıncı ayı gelmeden gümbürderdi.
evet yazarlar gelip gider, kimse baki değildir ama yagmur yağarken kovayi doldurmak iktiza etmez mi?
gelenlerin gidenleri kırmızı dibli mumla arattiğini elbette bilmektesinizdir. zaten şu ahir ömrümüzde gitikce oksijen alma alanlarimiz ormanlar gibi yok olmakla beraber ne yazik ki uludağ sözlük değil nefes alma alanı olmaktan coktan cikmiş stres meydani olmuştur.
vel hasıl-ı kelam içimde kalacağima yazayim diyerekten iş bu satirlari nihayetlendirmekte, artik soyut değil de somut adımlar görmenin zamanı geldiğini farketmekteyiz. bu kaos nereye gider?