marmara depreminin ulusunun kaderini değiştirmesi

entry2 galeri
    1.
  1. başlığın tam hali:

    "olası büyük marmara depereminin türk ulusunun kaderini değiştireceği gerçeği"

    bir ülke ve halkı var ki; ülke kurulduğundan bu yana defalarca değişimler geçirmiş etnik yapısı dahi sürekli değişmiş, sonrasında ise nereden geldiği dahi belli olmayan milyonlarca yabancı ile birlikte kaotik bir toplum halini almış.

    işte bu yılların birikimi olan ve özellikle 2000'lerin başından beri çok çok daha artan keşmekeş, ne adam gibi bir devlet yapılanmasına eğitim, ve bürokrasi de izin vermiş. ne de bilimsel önceliği ve gelecek planlamasını yaptırmıştır. bugüne kadar olan iyi gelişmeler de son 15 yıllık hükumet döneminde çöp olmuştur adeta.

    tüm bunların ışığında salak salak gereksiz tartışmalara, sadece tek bir adam ve ailesinin istikbaline, gündem değiştirmeye yönelen toplum gittikçe yerinde saymış ve sonunda emebesil, boş işler peşinde koşan kolay kontrol edilebilir ve umursamaz bir sürüye dönüşmüştür.

    tüm bunları değiştirecek bir durum da yoktur gibi. ve bu saçma salak gündem değiştirmeler bu ülkenin en büyük ve tehlikeli somut sorunu olan;

    "olası büyük marmara depremi'ni de" görmezden gelmemizi sağlamıştır. ancak bu öylesine büyük bir tehlikedir ki olursa ne olurun sonuçlarını alanında uzman isimler bile kestiremiyor. ama böylesine büyük riskin olduğunu herkes biliyor ve kabul ediyor...

    bok varmış gibi imar izinleri ve kamu desteklemeleriyle ülke nüfusunun yarısını marmara denen kaos bölgesine özellikle istanbul'a taşıyoruz. bu nasıl büyük bir salaklıktır.

    bir kaç sene içinde istanbul'un nüfusu 25 milyon olduğunda ne halt edeceksiniz, depremi geç olacak sosyal patlama ile dahi mücadele edilemez.

    şimdi devlet özelinde hükumet, bilim admları ve yerel yöneticiler depremle ilgili ne halt ediyor bilen yok. yılda bir iki seminer alkışlar plaketler hop biti. helal olsun...

    kentsel dönüşüm

    kentsel dönüşüm yapılıyor diyenler çıkabilir ama kentsel dönüşüm depreme değil ranta yönelik yapılıyor, zaten sırf bu nedenle gecekondu türü yapılaşma ranta daha elverişli olduğu için kentsel dönüşümün çoğu bu alanlarda yapılıyor. yoksa çevremizde binlerce eski bina var kaçının yenilendiğini veya tekrar yapıldığını gördük.

    kabul edelim kentsel dönüşüm şu haliyle ciddi bir deprem önlemi değil.

    deprem toplanma alanları

    istanbul özelinde bakalım ortalama zamanlarda en az 16 milyon insanın yaşadığı bir şehir; şimdi yaşadığınız sokaktan dışarı çıkın ve aynı anda yüzlerce kişiyi alabilecek bir alan var mı bakın etrafınıza yok. zira istanbul artık labirent kaldı ki olası bir depremde sadece sıradan bir semtte on binlerce kişi toplamda en az 10 milyon kişi sokaklara akacak...

    ve bunlar sap gibi ayakta durmayacak kısa düreli yerleşime ihtiyaç duyacak. böyle alanlar yok.

    vaktinde deprem toplanma alanı olan yüzlerce kamu arazisinin tamamı 2002'den sonra satıldı devasa avm'ler yapıldı üstlerine.

    şimdi semtlerde ki formalite deprem toplanma alanları 150 - 200 kişilik...

    düşün böyle bir ortamda deprem sonrası oluşacak kaosu.

    şimdi diyelim en kötü senaryo oldu 7 üzeri büyük bir deprem oldu, binlerce bina yıkıldı ve istanbul'u 99 depremine göre daha çok etkiledi o zaman ne olacak.

    bu aptal gündem değiştirme saçmalıkları ve boş tartışmaların ne önemi kalacak.

    böylesine büyük bir olası depremden sonra yaşaşan;

    sosyal patlama(hırsızlık, yağmalama, kimliksiz kalmış bireyler, aciz insan yığınları)
    ekonomik çöküş
    10 15 yıllık bir ilerleyiş kaybı
    sistemsel zayıflama
    ve psikolojik yıkım

    ülkeyi bir dar boğaza sıkıştıracaktır.

    bundan sonra ise geriye 3 seçenek kalacaktır.

    1. ya ülkemiz bundan çok kötü etkilenecek ve kısa zamanda büyük kayıplar ve zararlar ve çok yönlü küçülmeler yaşayacak...

    2. ya bu felaketin bedelini uzun vadeye yayarak, nispeten hafif ama çok daha uzun vadeli zararlarla atlatacak...

    3. ya bu olay bir ihtimal bir akli ve vicdani ders olacak topluma ve devlete; dolaysıyla ülkemiz akli bir rönesansa girecek ve sorgulamacı, kuralcı, denetlemeci bir görevler ayrılığı zihniyetin tek çare olduğunu görecek...

    3 her ne kadar ütopik olsa da, en tehlikeli olan 2. seçenektir. çünkü bu seçenekle her şey kaldığı yerden aynı devam eder. tabi gelişen teknoloji ile her vatandaşın kişisel anılarına somut karelerle kazır ve daha gerçekçi bir ders alır...

    yani ne şekilde olur bilinmez ama böyle bir deprem olursa bu ulusun kaderi az ya da çok değişecektir.

    not: bu yazılanlar çok abartı gibi dursa da sadece cumhuriyet döneminde ülkemizde 6,5 üstü 30+ deprem meydana gelmiştir. ve bunlardan hiçbirinin merkez üssü en az 15 milyon insanın yaşadığı ve ekonominin kalbi noktasında olan istanbul merkezli değildir...
    2 ...
  1. henüz yorum girilmemiş
© 2025 uludağ sözlük