Üzerine kusulan kadındır. hep kokar , erkeğin açgözlülükle saldırdığı dünya fazla gelir , kadına kusar, arınır. gece saat iki parka bakan bir çatı katında oturmuş uykulu gözlerle şehrin gitgide sönükleşen ışıklarına bakmaktayız. bir çığlık, adamın teki duvara vursa bacağı kırılacak denli şiddetli darbelerle , onsuz yaşayamayacağına inandırılmış bir kadının derisini yüzercesine indiriyor darbeleri. ses yok kimseden , dilini yutmuş kadın, şaşkın, hali kalmamış belki de kabullenmiş, bir an önce bitsin diye bekliyor işkencecinin insafına sığınmış. küfrediyor adam, ve polis çağrılıyor, adam kaçıyor biraz önce erkekliğini yitirmiş olacak ki kaçıyor, dayaktan kaçıyor. kapılar duvar oluyor her kadın çığlığında, hapsedildiği, prangalı hayatında hep çığlık atıyor, kulaklarım çınlıyor , etim , içim, ruhum acıyor. boşluğa karışıyor çığlıklar, perçemle saklanıyor morluklar. saklama sen değilsin utanacak olan, sen değilsin dışlanacak olan, sen değilsin gözlerini kaçıracak olan, senin suçun yok kadın...