Çok güzel ders anlatırdı ve biyolojiyi sevip anladığım için iyi gelen sınav notlarımdan dolayı iyice tiksinirdi benden. Hiç kimseye davranmadığım kadar küstah davranırdım kadına. Bekardı ve çocuksuzdu ve kırk elli yaşlarındaydı. Huyum olmamasına rağmen acımasızca alay konusu yapardım bu niteliklerini. Sınıf arkadaşlarımı da ona karşı kışkırtırdım. dedikodusunu yapmaktansa yılmazdım. hala biraz vicdanımı sızlatır o hareketlerim. Zevksizdi ve kötü giyinirdi; dilime dolamadığım tek özelliği buydu sanırım.
Dersinde telefonla uğraşılmasından nefret ederdi. Ben de derste telefonunu elinden düşürmeyen bir liseliydim. Defalarca yakalanıp telefonu bir haftalığına kadına bırakmama rağmen telefonu aldığım gibi aynı hareketleri yapmaya devam ederdim. Bu konuda gittikçe paranoyaklaşmaya başladığını fark edince telefonla uğraşıyormuş gibi yapıp eteğimle uğraşarak "getir o telefonu çabuk!" Çıkışlarına en troll face halimle cevap verirdim. Bir gün, gerçekten telefonumla uğraştığım bir gün, telefonu eline alıp camın yanındaki masasında çıldırırken defalarca "ben şimdi bu telefonu burdan aşağıya atsam iyi mi" diye tehdit etmişti. Tabi ki atamazdı bunu biliyordum ve ona göre davranmıştım. Ders sonunda telefonu masaya bırakıp çıkmıştı ve ben de gidip almıştım.
Beni hiç sevmezdi. Onu hiç sevmezdim. Günahını aldığıma değmeyecek şekilde az severdim. Eğer salak bir liseli olmasaydım sevmediğim insanı umursamamam gerektiğini bilirdim. Salak bir liseliydim, Bilemedim.