Yükseliyor gecenin ahirinde sükût ceste ceste,
Zerk ediyor duvardaki gözlerinden sükûn aheste.
Ahestedir dar-ı saadetin hasretinin cerhi,
imkansız ve manasızdır bu garamın terki.
Sen ki tahayyülün imkan sınırlarından aşkın
Ve ancak bu cehetten aşikarsın.
Sen ki mutlak cebrin en hakiki formu
Ve efdalin tüm misallerinden ercahsın.
Dar-ı vücudun hiçbir mefhumu ait değildir sana
Lakin bu fehva ne ademdedir ne de kaimdir fıkdanda.
Yalnızca öylece etmez zuhur sadece gözleriyle görene,
Bu mefhum ki garama hakkıyla nail olan için gömülmüştür gayba.
Bu özlemin hüsn-i akibeti, hüsn-i dilarandan belli.
işte gözler ki seyrederken seni sükûnla daimi.
Bu kelamların hiçbiri değildir alim-i meani olarak inşa eden,
Ancak bila'sız zikretmektir seni, beliğ yapan beni.