1) boş beleş teneke karamsarlığı. kış ayı, kahve, kitap lavukluğu diyoruz biz buna. okuduğu üç dört yeraltı edebiyaTI kitabından etkilenen leşlerin sahip olduğu, reklam karamsarlığı. üzerine çok şey söylemeye gerek yok temelsiz bi fikrimsi işte. karamsarlık der durur hayatı olumsuzlar ama ponçirik gibi yaşamayı da ihmal etmez.
2) sistemli karamsarlık vardır bi de; bu ise biraz farkında olup, müdahale edip edemeyeceğin sınırların farkına varıp ona göre bir yaşam becerisi üretmekle alakalı olan. tamam insan saçma ve rezil bi varlıktır tamam yaşamın belki de hiçbir amacı yahut anlamı yoktur ancak bu soruların üzerinde şu soru yükselir? "yaşıyor musun?" evet. o zaman ne yapmak gerek? aptal bir bohem içinde sürüklenip gitmek mi yoksa anlamı olmasa dahi saçma dahi olsa osuruktan tayyare de olsa "kendini kurtarmak" mı? birinci gruptakilerin götlerini yaladığı düşünürlerin yahut yazarların onlara ulaşabilmiş olmasının nedeni nedir? daha açık bir şekilde: sen götünü yaladığın şu schopenhauer'ı neden okuyabiliyorsun? cevap: çünkü schopenhauer bu göt laleleri gibi yaşamayıp bir fikir yahut eser ortaya koyabilmiştir schopeanhauer yaşamı olumsuzlarken yaşamı içerisinde pek çok bina inşa etmiştir. eylemsizlik ve boş karamsarlık bakın açık konuşuyorum niteliksizliğin karşılığıdır, tenekeliğin karşılığıdır.
şunu da şuraya iliştireyim:
"Delikanlı, sen yaşlı Goethe'yi fazla ciddiye alıyorsun. Ölüp gitmiş yaşlılar ciddiye alınmamalıdır, yoksa kendilerine haksızlık edilmiş olur. Biz ölümsüzler ciddiye alınmayı sevmeyiz, şakadan hoşlanırız daha çok; ciddilik, delikanlı, zamana bağlı bir şeydir. Sana bir sır vereyim mi, ciddilik zamana aşırı değer verilmesinden kaynaklanır. Ben de bir vakit zamanın değerini gözümde fazla büyütmüştüm, yüz yıl yaşamak gibi bir isteğe yer vermiştim gönlümde. Yaşamda ise, biliyor musun, zaman diye bir şey aranmaz; sonsuzluk dediğimiz yalnızca bir an'dır, bir şakanın yer alacağı kadar uzun bir süre yani."
yani şu:
yaşam ne ondan nefret edilecek bir şeydir ne de ona karşı büyük sevgi beslenecek bir şey o sadece insan için "var olan", "süregelen" bir şeydir insan ise minik tatlı pembişko beyni ve zekasıyla onun altında oyalanır durur. iyi oyalanmalar.