ustune topragin atildigi o an

entry11 galeri
    ?.
  1. muhasibi'nin "farzet ki öldün" isimli eserinin ilgili bölümü: (okumak isteyen okusun)

    Kabir ve Sorgusu

    Gönlünün sevinç ve neşeden uçar gibi oldu­ğu veya hüzün ve ibretle dolduğu o anda ken­dini bir düşün! Kabri ve onun dehşetli man­zarasını, oradaki iki meleği ve Rabbine olan imana ilişkin sorularını bir tasavvur et! Ya Rabbinden gelen kesin söz (Kelime-i Şehadet) ile destek­lendiğinden sebatlı ve kararlı veya yardımsız, şaşkın ve ürkeksin. O iki meleğin sorgulamak üzere tutup seni oturt­mak için ça­ğırdıkları anki seslerini düşün! O daracık me­zar çukurunda oturuşunu göz önüne getir. Ke­fenlerin iki yanına düşmüş, gözünün üzerine konulmuş pamuklar yer­lerinden ayrılıp ayağı­nın yanına kaymıştır. Bunları düşün, sonra da onların şekline ve vücutlarının büyüklüğüne gö­zünü dikişini bir tahayyül et! Eğer onları güzel şekilleriyle görürsen, kalbin başarı ve kurtuluşa erdiğini kesin olarak anlar. Eğer kö­tü manzaralarıyla görürsen, gönlün mahv ve helakine kanaat getirir. Düşün onların nağme ve sorularıyla ses ve sözlerini; sonra da eğer sebat lütfetmişse Allah'ın desteğini veya seni yalnız başına yardımsız terketmişse şa­şırt­masını!



    Kabrin Cennet ve Cehenneme Açılması

    Ya kesin veya şaşkın ve şüpheli cevabını düşün! Şanı yüce Allah sana sebat ihsan et­mişse o iki meleğin sevinçle sana yöneldikle­rini, Cehenneme kapı açmak için ayakla­rıyla kabrin yanlarına vurduklarını bir düşün! Son­ra Ce­hennemin, ateşiyle kızışıp kaynayışını, o anda meleklerin seninle olan konuşmalarını göz önüne getir. Cenab-ı Hakk'ın seni korudu­ğu bu manzaraya bakıp duruyorsun. Bundan dolayı gönlünün neşe ve sevinci bir kat daha artar. Acz ve zaafına rağmen nasıl bir ateşten kurtulduğunu gözle­rinle görüp inanırsın.

    Sonra o iki meleğin, ayaklarıyla kabrinin yanlarına ye­niden vurduklarını, mezarının, ziynet ve nimetleriyle Cen­nete açılışını ve meleklerin şu sözlerini bir tahayyül et: "Ey Allah'ın kulu! Cenab-ı Hakk'ın senin için hazırladıklarına bak! Bu senin makamın ve ka­vuşacak yerindir!" Bu Cennet nimetlerini ve saltanatının gözalıcılığını ve bu müşahede et­tiğin nimetlerle parlak güzelliklere bir gün ka­vuşacağını görmekten gönlünün sevinç ve ne­şesini düşün!

    Eğer böyle değilsen, bütün bunların tersini; azarlanı­şını, Cenneti görüp de meleklerin sana söyleyecekleri, "Aziz ve Celil olan Allah'ın seni mahrum bıraktığına bak!"; Cehhenemi gö­rüp de sana yöneltecekleri, "Allah'ın senin için hazırladıklarına bak! Bu senin yurdun ve vara­cak ye­rindir!" şeklindeki sözlerini düşün! Bu ne büyük tehlike!

    Bu iki hâlden hangisinin kabirde senin hâlin olacağını öğreninceye kadar, dünyada sana ne büyük gam ve üzüntü vardır! Sonra yokluk ve peşinden de imtihan! Nihayet ek­lemlerin par­çalanacak, kemiklerin mahvolacak, vücudun da çürüyüp dağılacak. Fakat, ölüm meleğinin verdiği müj­denin hüzün veya sevinci ruhundan hiç geçmeyecek. Ca­nın, sürekli olarak yeniden diriliş anında karşılaşacağı Al­lah'ın gazab ve azabının veya O'nun rıza ve mükâfatının bek­leyişi içinde bulunacaktır.

    Sen bunu bekleyip dururken ruhun Cen­netteki maka­mına veya Cehennemdeki yerine arzedilecektir. Ruhunun hasret ve üzüntüleri ya da neşe ve sevinci ne büyük olacak! Niha­yet ölülerin bekleme süresi tamamlanacak. Yer ve gök, sakinlerinden boş kalacak. Hepsi bir zamanlar canlı ve ha­reketliyken sönüp kala­caklar. Artık ne duyulan bir ses, ne de görülen bir karartı vardır. Sadece O En Yüce Cebbar olan Allah Tealâ kalmıştır. Tıpkı azamet ve yüceliğiyle tek ve yalnız olarak ezelde olduğu gibi!

    http://rahman.fw.nu:8080/Farzet_Ki_Oldun/1.html
    2 ...
  1. henüz yorum girilmemiş
© 2025 uludağ sözlük