cahit koytak

entry28 galeri
    9.
  1. bir şiirinde darbecilere güzel bir ayar vermiştir:

    can sıkıntısından oturup darbe planı yapan asker, sivil bütün generaller için dostça öneriler

    bakın komutanım, herkes gibi benim de
    ilk aklıma gelen:
    her biriniz onar bin ağaç dikin,
    yüzer bin ağaç dikin!
    yahut kırmayı yüreğinizin kaldıramayacağı
    düşman sayısı kadar ağaç dikin ki,
    adınızla anılan ormanlar kaplasın
    savaş meydanlarını,
    çöller yerine…

    bakın, size söz, o zaman o ormanlarda,
    ölüm nedir, unutmak nedir
    bilmeyen rüzgârlara
    şarkılarımla, sonsuza kadar
    adınızı anarak uğuldamayı
    öğretmek benden!

    her biriniz ayrı bir mevzide,
    ayrı bir geçitte, cinlere tuzak,
    perilere pusu kurmak yerine,
    bir bahçe, bir bağ yeşertin
    ki, cinsi adınızla anılacak
    elma ağaçları, kiraz ağaçları,
    badem ağaçları yükselsin,
    mezarlık servileri ve
    şehitlik anıtları yerine…
    bakın, size söz, o zaman o bahçelerde
    ölüm nedir, unutmak nedir
    bilmeyen dereciklere
    şarkılarımla sonsuza kadar
    adınızı anarak çağıldamayı
    öğretmek benden!

    zihinlerinizdeki kışlaları, örneğin,
    yatılı mekteplere çevirin,
    resim atölyelerine, müzik atölyelerine,
    şiir atölyelerine…
    kıt’aları gezici tiyatro truplarına,
    talimgâhları şenlik alanlarına…
    ki, adınızla anılan coşku çağları olsun,
    çiçeklenme çağları olsun insanlık için,
    sirenli, düdüklü korku dönemleri,
    yıkım dönemleri yerine,
    dar baharlar, upuzun kışlar,
    karanlık ‘zaman tünelleri’ yerine…

    insanların gülmeyi öğrendiği,
    birbirine güvenmenin, kucaklaşmanın
    ‘vatan kurtarmak’tan daha erdemli
    ve daha kahramanca
    olduğunun herkesçe bilindiği,
    kucağı gök kadar derin,
    tebessümü yeryüzü kadar geniş
    ve bir erken bahar sabahı gibi
    ölülere mezardan kalkma hevesi veren
    altın dönemler olsun.
    bakın, size söz, üç bin yıl sonra,
    belki beş bin yıl sonra
    adınızı, merihte ya da satürnde
    bir sarı zeybek gösterisi için,
    bir figaro yahut kerem’le aslı
    operası için turneye çıkan,
    mehmetçiğe, hansa ya da coniye,
    şarkılarımla, sonsuza kadar,
    en uzak yıldızların kulaklarına
    fısıldamasını öğretmek benden!

    kısacası, mayınlarınızı temizleyin,
    aklınızın önündeki mayınları,
    kalbinizin önündeki mayınları,
    kafalarlarınızla kalpleriniz arasına
    döşenmiş mayınları,
    vehimleri, önyargıları, takıntıları
    temizleyin,
    temizleyin ve girin korkmadan,
    heyamolalarla, çığrışmalarla
    ikinci gençliğinize,
    ikinci delikanlılığınıza,
    ikinci çocukluğunuza...

    ve bütün bu mucizevi şeylerden sonra,
    yüzlerinizde ve ruhlarınızda hâlâ
    “askeri bölge girilmez” uyarısı
    asılı mıntıkalar gözüküyorsa,
    herkes için bahar göçüp gitmeden
    sonsuza kadar,
    oraları kuşlara açın,
    çocuklara açın,
    meleklere ve insanlara açın!

    ve bakın, görün o zaman,
    onlara şarkılarımla,
    adınızı anarak çığrışmasını
    belletmek benden!

    size söz, diyorum, söz!
    ve bu, ebediyete yol şarkıları yakan
    yoksul bir şairin sözü.
    0 ...