osmanlı da eşcinsellik

entry125 galeri
    1.
  1. Bakınız, bir kültürü anlamak için önce o kültürü “tarihselliği içinde” değerlendirmeyi öğrenmeniz gerekir. Fakültelerin TARiH bölümlerinde önce bu öğretilir öğrencilere… Örneğin, Osmanlı kültürüne bugünkü bakışınızla bakarsanız “SAPIK” kültür der geçersiniz…

    Ki zaten öyle yapılmıştır… (Okullardaki edebiyat ve tarih öğretmenlerimiz sağ olsun.) Biz, Fatih Sultan Mehmet’in “istanbul’u alışını” kutlarız da aynı Fatih’in “bir erkeğe yazdığı aşk şiirini” “yok” sayarız…

    16 Türk devleti kurduğumuzla “övünürüz” de kimsenin aklına 16 devlet kuranın en az 15’ini yıktığınından söz etmeyiz… (Her Türk devletini da başka bir Türk devleti yıkmıştır ha…)

    Halk şiirini “halkın dilini kullanır ve halkın acılarını anlatır” diye anlamışızdır da; oysa en “baba” halk şairlerimizin “halkın acılarından çok sevgililerini anlattığını” pek okumadığımızdan o halk şairlerinin bu tür şiirlerini “pas” geçmişizdir…

    Önce şunu bilelim.. Osmanlı toplumu bir “şeriat toplumu” asla olmamıştır… Yani “bugünkü iran ya da Afganistan’ın Taliban’ı” değildir Osmanlı… Görünüşte bir “şeyhülislam” vardır da “asla” “ulema” sınıfı yönetmemiştir Osmanlıyı… Şeyhülislamı padişah atamış, atanan şeyhülislam da padişahın dediğinden pek çıkmamıştır… Çıkar gibi görünenler de görevden alınıp bir eyalete “vali” ilan edilmiş, ilan edilir edilmez de boğdurulmuştur.. Osmanlı da öldürülen “şeyhülislam” yoktur… Şeyhülislam, padişahın dediklerine “hık mık” ederlerse, o görevden alınır, bir eyalete vali ilan edilir, sonrada da boğdurarak öldürürlerdi… Yani Osmanlı’da atanan şeyhülislam, ancak siyasi göreve alınınca idam edilirdi.. (Şimdiki iran’da bir ULEMA’yı boğdurmak AHMETiNECAT’ın bile yapacağı iş değildir…)

    Osmanlı kültüründe Halk şairlerinin yaşamları pek bilinmez; ama Divan şairlerinin ve padişahların neredeyse doğum ölüm günleri bile bilinir. O nedenle günlük yaşamaları da mercek altındaydı… Divan şairinin en büyük dileği “saraya” girmekti… O dönemde padişah, güçlü ve anlamlı şairlere sarayında yer açar, (biz cumhuriyette hapse attık) onlara adeta dokunulmazlık verirdi… Koca Kanuni Sultan Süleyman, BAKi’nin onca şımarıklarına bile katlanmıştır…

    Osmanlı padişahları, entellektüelleri ve zenginleri için yaşam, “yaşamdan alabildiğince zevk almak” tı. Dünya devletiydi ya Osmanlı… (ABD başkanı oral de sekreteriyle oral yapmıştı da kimse sesini çıkaramamıştı.. ABD dünya devletiydi.. Bu yüzyılın… ) Evli oldukları ve çocukları oldukları kadınlar yanında “cariyeleri”, “sevgilileri” hatta “oğlanları” vardı…

    Osmanlı da üst düzeyde yaşanların onca kadınlarının yanında bir de “oğlanları” vardı… Bu oğlanlar genellikle yakışıklı genç Hıristiyan çocuklardan oluşurdu… Osmanlı üst düzeyde yaşanları “kadınla birlikteliği” ancak “çocuk yapmak” diye düşünürlerdi… “Oğlanı” olmayan bir üst düzey yaşayan Osmanlı, pek ciddiye alınmazdı… “Oğlanı olmak” zengin ve güçlü olmanın bir göstergesiydi…

    CEVDET PAŞA (koca “Cevdet Paşa Tarihi” yazan Osmanlı tarihçisi) Tanzimat ilan edilince (bugünkü AB yasaları gibi düşünün) “ya şimdi OĞLANLARIMIZI saklayacağız” diye yazmaktaydı…

    Bakınız, o istanbul’u fetheden FATiH SULTAN MEHMET “Avni” mahlasıyla bir erkek Hıristiyan gence neler yazmış :

    “Bağlanmaz firdevse gönlünü Galata’yı gören

    Servi anmaz anda ol serv-i dilara gören

    (O servi boylu sevgiliyiyi Galata köprüsünde gören bir daha gönlünü Firdevse bile bağlamaz.)

    Bir firengi şiveli isa gördüm anda kim

    Lebleri dirilmiş der idi isa’yı gören

    (Bir Batılı şiveli isa gördüm, dudaklarını gören isa dirilmiş derdi (sanki onu isa diriltmiş sanırdı)

    Akl-ü fehmin din-i imanün nice zabteyleyesin

    Kafir olur mu müselmanlar o tersayi gören

    (Aklımı imanımı nasıl kısıtlayayım, onu o Hıristiyanı gören kafir olur )

    Kevseri anmaz o içtiği mey-i nabi içen

    Mescide varmaz o verdığı kilisayi gören

    (Peygamber kevseri içse de o hıristiyanı gören mescide bile varmazdı)

    Bir firengi dilber olduğunu bilürdi Avni ya

    Bel-ü boynunda o zünnâr-ü çelipâyı gören

    (Belki Avni bir Hıristiyan bayan sanırdı onu da beline takdığı kuşak olmasa)

    Aklım elverdiğince çevirdim de bu şiirde Fatih’in söz ettiği kişi bir kadın olamaz… Hıristiyan

    kadınlar bellerine “ZÜNNÂR” bağlamaz…. Onu sadece papazlar ve keşişler bağlar. Zaten AVNi de (Fatih de) “bir Hıristiyan dilber sanırdım onu…” diyerek belirtiyor bunu…

    Ben diyorum ki “bu durumu devrine göre anlayın” hepsi bu…

    Şimdi “oğlancı” olmak “sapıklıktır” da o dönemde ŞAN dır…

    Fatih Sultan Mehmet’in “Hıristiyan olan annesinin etkisiyle” saraya bir “kilise” yaptırmak istediği; ama halkın tepkisini çekmekten korkan yakınlarının bunu engellediğini yazsam… Hatta ve hatta, annesini çok seven Fatih Sultan Mehmet’in, bir ara “acaba Hıristiyan mı olsak” diye düşündüğünü…

    Dedim ya… Olanlar başka / olması gereken başkadır….

    Sorun, olanları anlamak, Tarih gerekenlerle UĞRAŞMAZ…

    “Osmanlı ve oğlancılık” la ilgili çok açık net şeyler yazarım da “blog” izin vermez…

    Sadece en güçlü kişi görünen FATiH SULTAN MEHMET’le yetindim.. (Kanuni Sultan Süleyman’ın “MUHiBBi” mahlasıyla yazdığı şiirleri almayayım…)
    9 ...