"çocuklar büyükler gibi konuşur sefaletten"
başlarken / hep aynı (iç) görüntü
1)
güven içinde olduğumu bilmem hiç
sevildiğimi önem verildiğimi
benim başkalarını aradığım gibi
arandığımı bilmem...
dünyanın bütün suçlarını işlemiş
bütün yanlışlarını ben yapmışım gibi
yaptığım her işten tedirgin oluyorum.
içimde sürekli bir horlanma korkusu
Bir kekeme tutukluğu ürkek dilimde
En iyi bildiğim konuda bile
Çekine,çekine konuşuyorum
Çekilip sonra kabuğuna küskünlüğün
Kendime düşlerden sığınaklar kuruyorum
Kırık dökük izleriyle hayatın
Usul sesli içe değen incecik
Bir şarkı büyütüyorum ömrüme benzeyen
Sabah kadar uçuk akşam kadar acı
Rengi dört mevsimin uyumsuz karışımı
Acemi bir şarkı
Umuda ve gerçeğe böyle katlanıyorum
2)
bir biletle günün
en güzel iki saatini satın alıyorum
neden girmeyeyim ki?
Baba korkusu yok ,usta korkusu yok,
Annemin zayıf elleri ölü gözleri
Kardeşlerimin sıska cılız gövdeleri yok
Yoksulluk yok acı yok;
Olsa da öyle kısa sürüyor ki
Dışarıdaki kötülükler içerde..
Düşlerimi satın alıyorum yalnızlığımı
içimde umudun kırık aynaları
Yüreğim bunalıyor gerçeğin gergefinde
Bir biletle bırakıp gökyüzünü kapıda
Kırık tahta koltuklarda,hüzünlü
alacakaranlığımı yaşıyorum
neden girmeyeyim ki?
Günlerce,günlerce avunuyorum
3)
bir kadın topuklarından soyunmaya başlıyor
kalçalarını açıyor sonra omuzlarını
gözleri iklimini bilmediğim bir ülke
saçları dağ suları sırtının düzlüğünde;
akıyor kıvranıyor dönüyor yanarak
elleri en olmadık yerlerine değiyor.
Binlerce tel geriliyor,görünmez ince
Sinir uçlarımdan,can damarlarımdan
Binlerce ince telde geriliyor terli gövdem
Değmeden tanımadan tadını çıplaklığın
Karanlık bir dehlizde kamçılanmış
Bir tanımsız heyecanı yaşıyorum.
Bir çift göz büyüyor karşımdaki perdede
Bir çift dudak,bir çift göğüs,bir çift...
Büyüyor,büyüyor ve
En yorgun yerinde uykularımın
-en tedirgin en dağınık-
gelip yatağıma giriyor.
Bilmediğim odalarda aydınlık mavi
Göğsü üzüm salkımı,ağzı kuş yuvası
Bir kadın...gövdesi gövdemin
Gülüşü sevincimin çıplak aynası;
Eğilip en ayıp yerleri ile
Beni öpüyor,beni seviyor,beni tüketiyor.
Seyrederken kanattığım dudaklarımdan
Düşlerimde yeniden, yeniden kan geliyor
4)
dünya sinema perdesi değil ki
düşlerinde bir sınırı olmalı
insanın gerçeği ile çevrili
dönüyorum....
içimde incinmiş bir çocuk ağıdı
avuç,avuç cam kırıkları göz bebeklerimde
düşmemek için kendime tutunuyorum
5)
kimselerin vakit ayırmadığı biriyim
biliyorum
sıradan bir alışkanlık, körleşmiş
bir küçücük ayrıntıyım
biliyorum.
(bir sigaranın tutuluşu örneğin içilişi ve sonra atılışı)
öfkem biraz da bu benim
ya siz biliyor musunuz?
Saygısızsam,saldırgansam, acımasız
ilgisizlik besliyor kötü yanlarımı
Ya siz biliyor musunuz?
6)
yakıştırarak giyindiğim hiçbir şeyim yok
öyle tiksiniyorum ki üstümdeki giysilerden
gücüm yetse inan becerebilsem
tenimi bile soyunurum yüreğimden
7)
hayatın güzelliklerini esirgediği
bir sokağın arka tarafıdır ömrüm
gücenik,kirli ,karanlık...
yaşar bir ölü yalnızlığı kendince
o duyarsız kalabalıklardan artık..
binlerce
binlerce bıçak ağzı keskinliğinde
-yokluk ezikliğinde ,onur sessizliğinde-
umarsız pusatsız bir üryan öfke
ayrıkotları gibi yayılıyor yüreğime
binlerce umut oku göz bebeklerimde
dünya bir düş kırıklığına dönüyor
aklımın ufuksuz sularında;
bir örümcek ağına bir baş dönmesine
ivmesi
ivmesi yokluğun istek hızında...
zayıf yerlerim kanıyor damar, damar
-yalnız yerlerim güçsüz yerlerim-
içimde o çözümsüz kördüğümü hayatın
günlerce acılarıma beşik oluyor
geceler kinimin kara ninnisi
büyüdükçe büyüyor çocuk korkularım
dışına taşamamış bir öfke seli
bir isyan içimde bir dövüşme isteği
çıkıp sinemaya gidiyorum;
bir insanın kaderler değiştirdiği filmlere...
adıma dövüşüyor bütün kahramanlarım.
8)
bize benzer insan görüntüleriyle
-bize benzemez-
o çizilen dünya var mı gerçekten?
9)
evlerin geçim derdi yoktu
gittiğim filmlerin çoğunda
erkeklerin iş derdi
kadınlar rahat mı rahat
bütün ilişkilerinde
sevmek tek sorunlarıydı
Güzellik birde.
Varlığın güvenli korunaklarında
Çocuklar büyüyordu dünyadan uzak
Çalışmadan dövülmeden...
Gittiğim filmlerin çoğunda
Yalnız da olsan arkasızda
Haklı olmak kazanmaya yetiyordu
O dengesiz kavgalarda.
Ve dışarıda yaşayıp bildiğimiz
Acının ekseninde bir hayat
bütün görüntüleri bir,bir örtüyordu
10)
varlık güçmüş
varlık güven ,varlık güzellik
hayatın bütün yüzlerinde gördüm bunu
sinema kapıları başta
imrendim, içlendim ,incindim...
katlandım sonra simsiyah kapanıp
-okları içine dönük bir kirpi gibi-
kapanıp simsiyah yalnızlığıma
sustum
ki incecik bir hüzündü yüzüm
yakıştı yaşadığıma yaşamadığıma
11)
benim dünyayı sevmem için
dünya beni sevmeli
tertemiz giysilerim olmalı
ütülü,ince,yakışan
bir kızı sevmeliyim dupduru
yağmur mavisi,bulut buğusu
gökyüzü gibi sakin
gülmeli gözlerinin içi
en acılı günlerimde bile
tutup yalnızlığımdan
bana güvenmeli;
kaşlarını yıkmadan sevmeli beni
benim dünyayı sevmem için
dünya beni sevmeli
çocuk düşlerimi ezen evler değil
sevgiler olmalı oda,oda
mutluluğu gülüşlerle köpüren
babam utanmamalı benden
annem ezik durmamalı
ufacık bir isteğimle buruk
bir işim olmalı bir güvencem
el ellerinde hoyrat
ev içlerinde
kanayıp gitmemeli çocuk ömrüm
benim dünyayı sevmem için
dünya beni sevmeli
dünya beni sevmeli...