punk manifesto

entry7 galeri
    5.
  1. türkçe çevirisi;

    part 1:

    ''hiçbir zaman bir plak şirketine sahip olmadım, ya da başarılı bir satış şirketinde çalışmadım ve pazarlamada bir uzman olduğum da söylenemez. şarkı yazarlığı yaptım, başkaları yaptıklarımı isimlendirdi, pazarladı ve tüketime hazır hale getirdi.

    punk bana para kazandırdı, ancak kazandırdığı miktar punk'ı mideye indirilecek büyük bir lokma olarak gören şirketlere hediye edilen rakamların yanında hiç kalır. insanların punk'a yakıştırdıkları birçok şeyin değerini daha aza indirgemek özelliğim olmuştur. çünkü punk ona yakıştırılanlardan daha fazlasıdır. o kadar fazlasıdır ki, yapılan yakıştırmalar, tüm punkların paylaştığı tecrübe ışığının yanında çok anlamsız kalırlar.

    hayatımın yarısından fazlası boyunca bir parçam olduğu için; süregelen sosyal fenomen punk'ı tanımlamaya kalkışmanın ve gerekirse savunmanın zamanı geldiğine inanıyorum. hayret edilesidir ki, bu kadar çok kültüre yayılmış ve duygusal bir şey bu kadar zamandır tanımsız kalmıştır. punk'ın kökleri tarihte birçoğunuzun tahmininden daha derinlere inmektedir.

    son yirmi yılda bile, punk'ın pop müziği ve gençlik kültürü üzerindeki etkilerini irdeleyen bir analize rastlamak pek mümkün değildir. daha da nadir olarak rastlananlar, insanların punk'a yükledikleri - punk'ın derinden yarattığı tüm duygusal ve entellektüel etkileşimlerle ilgili yazılardır.

    bunu yazmak isteğimdeki birkaç sebep yukarıda saydıklarım. eğer bu deneme, dil ve uslubta kesinliğe, sadeliğe inanan insanları destekliyorsa, kapalı bir topluluğun gizliliğini yıkıyorsa, şüpheci yaklaşımlara bir sonuç sunuyorsa, daha derin düşünmeye sebep oluyorsa, ironiyi açığa çıkarıyorsa; işimi yapmışım demektir ve kendilerini önemsiz hissedenler durumlarının ne kadar önemsiz olduğunun farkına gerçekten varacaklardır. dünya çapında yayılmış bu alt kültürle ilgili kendimi destekleyici olarak elimde sadece gözlemlerim olmasına karşın, dünyanın birçok yerinde ortak düşüncenin izlerine rastladım.

    genel düşünce sistemleri; insanları bir topluluk içinde birbirine bağlayan ideolojiyi tanımlar. punklar arasında bir topluluk özlemi vardır, ancak ideolojinin köklerini tarayıp, belirli bir zemine oturtmak gerekmektedir. günümüz punk stereotipi, yoğun pazarlama silahlarıyla ezilmiş, varlığını stil ve modanın altında kaybetmiş bir görüntü vermektedir.

    yine de bu rahatsızlıklar, punk duygusunu yok etmemektedir. bütün bunlar sadece punk olduğunu bilen ancak, punk'ın ne anlama geldiğini bilmeyen genç nesillerin aklını karıştırmaktadır. bunu anlamak zaten çok uzun bir yoldur. bu yazı bu işlemin bir parçasıdır.

    punk'lar canavar değillerdir

    punk, insan olmanın bir yansımasıdır. bizi diğer hayvanlardan ayıran nedir? kendimizi tanımlayabilmemiz ve kendi genetik "tek"liğimizi sergileyebilmemizdir. ironik olarak, pazarlamacı ve sosyal araştırmacılar punk müziğini çoğu zaman "ilkel" ve "hayvani" olarak tanımlamaktadırlar.

    onlar şiddetin punk'ın anahtar özelliklerinden birisi olduğuna inanırlar ve şiddet çok dikkat çeken; üstelik haberlerde en kolay yer bulabilen konuların başında gelir. şiddet konusuna bu yönden bir yaklaşım punk'ın asıl anahtar özelliklerinden birinin gözardı edilmesine neden olur:

    punk, insani özelliklerimiz olan sonuç çıkarma ve sorgulama ile birlikte elde edilen tecrübelerle "tek" olmanın dışa vurumudur.

    şiddet ne sadece punk'a özgüdür, ne de genel birşeydir. kendi içinde değerlendirilince; punk düşüncesiyle ilgisiz şeyler buna sebeptir. örnek olarak bir lisedeki bir punk ile iyi bir futbol oyuncusunun kavgasını ele alalım. futbol oyuncusu ve çevresi punk genci gerçek bir insan olarak değerlendirmemektedir. aksine, onu bir öfkeli sözler deposu olarak kullanır, her gün dalga geçer, provoke eder ve utandırırlar. bunların sebebi, hepimizin bildiği gibi kendilerine olan güvensizliklerinin dışa vurumudur.

    günün birinde, tüm bunlar punk gence fazla gelir ve futbol oyuncusuna koridorda saldırır. öğretmenler tabi günün sonunda garip saç şekli pis kıyafetlerini delil göstererek punk genci şiddet yanlısı ve kontrol edilemeyen bir tehlike olarak ilan ederler. yerel gazete hemen yazar: "koridor kavgası, şiddetin punk-rocker'ların yaşam tarzının bir parçası olduğunu tekrar gösterdi".

    gerçek bir insan olarak kabul görmemenin getirdiği ani kızgınlık punk rockerlara özgü bir hareket değildir. bu insani bir davranıştır ve kabul görmeyen, değer verilmeyen, aşağılanan herkes aynı tepkiyi verecektir. üzücü olan punklar arasında çok fazla şiddet örneğinin yaşanmış olmasıdır. kendilerine punk diyen bazı yanlış yönlendirilmiş insanların yaptıkları daha da kötü örnekler oluşturmuştur. ancak kin ve şiddet, punk'ın özellikleri arasında olmayıp, savunduğu değerlere de ters düşmektedir. kin ve şiddet punk topluluğunu bir arada tutan yapıştırıcılar değildir.

    tek olmama insanlığın korumasıdır

    doğa bize punk olmanın ne olduğu ile ilgili temel bilgiler vermektedir. yaklaşık 6 milyar insanın taşımakta olduğu, 80.000 ayrı genden oluşan, insanlara lütfedilmiş farklı gen grupları mevcuttur. aynı gen grubuna sahip iki insanın karşılaşma ihtimali; buradan bir çıkarım yapmak için fazlaca küçüktür. (hesaplamak isteyenler için; ½ 80.000 kere, hayat içerisinde karşılaştığınız insanların sayısı yüzde ya da binde hali! pratikte imkansız bir durum)

    taşıdığımız genler hayat içerisindeki hareket tarzımız ve alışkanlıklarımızda çok belirleyicidir. bu yüzden "tek" olma hediyesine sahibiz. çünkü kimsenin dünyasını kontrol eden gen düzeneği başkasınınkiyle bir değildir. bunun yanında tabii ki kültürel etkilerin de üzerimizde çok büyük etkisi vardır, ancak bunların dünya görüşü ve yaşam tarzıyla ilgili insanlar arası daha homojen bir etkisi bulunmaktadır.

    şöyle bir örnek ele alalım. aynı okulda okumuş, aynı ideallare sahip, aynı fabrikada çalışan, aynı takımları tutan, aynı mağazalardan alışveriş yapan 15.000 nüfuslu bir ortasınıf kasabası olduğunu varsayalım. bu insanların çocuklarının gelişiminde; çevrenin kültürel etkisi ile çocukların genlerinin "tek"liği arasında sürekli bir çatışma yaşanacaktır.

    doğal yapılarıyla bağlantılarını koparanlar toplumun robotları haline gelirlerken, sosyal gelişim ve kaynaşımı gözardı edenlerse derbeder hayvanlar olmak durumundadırlar. punk, bu iki uç noktanın arasında ustalıkla çizilecek bir çizginin üzerinde yürümek isteğindedir. punk'lar kendilerine has "tek"liklerini göstermek isterken, aynı zamanda zor edindikleri terbiyenin komünal aspektlerine de sıkı sıkı sarılmak isterler.

    dayandıkları sosyal bağlantı noktası, karşılarındaki her bir bireyin "tek"lik özelliğini anlama isteminden güç alır. punk "ortam"ları bu tip görüşlerin kabul gördüğü, bazen uyum sağlandığı, bazen dışlandığı ama her zaman toleransın ve saygının yüksek olduğu sosyal ortamlardır.

    punk; insan doğasını gözardı ederek sürdürülen sosyal yaklaşımları çürütmeye, yalanlamaya çalışan bir harekettir.
    toleransa dayandığı ve reddetmekten sakındığı için punk, tüm insanlara açıktır. punk'ın "tek"liğe olan saygısı ve yaklaşımıyla "tek"lik ile ilgili olan genetik-biyolojik özelliklerimiz arasında çok şık bir paralellik mevcuttur.. '
    1 ...
  1. henüz yorum girilmemiş
© 2025 uludağ sözlük