sanki yıllardır orada oturuyormuş da, kıraathane üzerilerine kurulmuş hissiyatı yaratan insanlardır. hasbel kader orada bulunmuş insanlar değildir. dünyada yeri orasıdır bu adamların. adres bellemişlerdir burayı. gece kıraathane kapandığında gitsem, sandalyedeki g.t izinden, kimin oturduğunu anlayabilirim. o derece. şiş yanlış anlama, dede g.tü manyağı değilim lan. valla bak.("eli omuza tedirgin biçimde atıyorum ki samimiyet oluşsun inandırcı olayım. ama bi baksan bana hemen indireceğim" şeklindeki izah stili)
kimin nesiymiş, neciymiş, ne iş yaparmış, bize uygun muymuş bu adamlar? du bi bakalık.. hemen öyle olmaz entry'i bitirmek. du bi bakalık.
--masada tek başına oturup posta-takvim-gözcü türevi gazete ve/veya spor gazetesi okuyan adam--
kasketi ve montuyla oturur. emanet gibi dursa da, 5 saat oturmadan kalkmaz. masayı parsellemiş, diagonal biçimde yerleştirdiği kültablası, kırmızı-beyaz mika çay bardağı altlığı, içindeki çay dibine kadar içilmiş ince belli ile uyum oluşturur. çok az konuşur, kahvehanenin asosyal insanıdır. üniversiteye hazırlanan çocuğu var gibidir ama konuşmadığı için bilinmez. neden böyle bir his oluşturur, manyak mıdır? araştırılıyor.
--yeri göğü inleten davudi sesi ile hayat dolu, fenerbahçeli dede--
emekli astsubaydır. sürekli cemili, rıdvanı, manchester city zaferini anlatır. fanatik fenerbahçelidir. genel olarak eğlencelidir. arada bir para istemeye gelen torununu 'naber len keranacııı' şeklinde sever. ama sinirlendiği zaman agresif olup, şevket özyağcılar gibi suratı kızarır. kolesterol hastası olup, bundan dem vursa da, cayır cayır sigarsını içer. yazları 15 günlüğüne "havası iyi geliyor" diye ayvalık'a, kışın da evli oğlunun yanına gider. gelinini sever.
--okey oynayan emekli öğretmenler ve yancıları--
siyaset ana hatlı muhabbetleri vardır. masaları cam kenarıdır. "hanım" diye hitap ettikleri eşleri de arkadaş olup pazara, alışverişe birlikte gider. çok çay içerler. emekli olmalarına rağmen, haftasonu hariç gravatlı ve sakalsızdırlar. aralarında birinin gözlüğü burununun ucuna düşer, eğer başka bir gözlüklü varsa masada, onun ki iple boynuna asılmıştır.
--sürekli köyden bir şeyler getirten orta yaşlı adam--
lezzet düşkünü adamdır. en taze ekmeği, en iyi tereyağını, en güzel meyveyi-sebzeyi nereden alınacağını bilir ve bunları kahve eşrafıyla paylaşır. evlerinin önünde bahçeleri olmasa bile, saksıda süs biberi, soğan-sarımsak yetiştirirler. esnaf olup, dükkanı çocuğu/damadı işletir.
--at yarışı hastası--
bunların spektrumu, gencinden yaşlısına, sakallısından bıyıklısına geniş bir yelpazedir. sürekli stresli bir halleri vardır, çok sigara içerler. akşamları kahvehane yerine, meyhaneye gidip iki tek atarlar.
--ortalıkta dolaşan çocuk--
illa ki vardır böyle bir çocuk. kulağı akar bunun bir de. herkes birinin torunu veya oğlu diye düşünür, ama uzaktan yakından alakası yoktur. takılır gider ve yerini arkadaşına bırakır. sanki mahallenin çocukları nöbetleşe bu görevi yerine getiriyordur.
--kahvehaneye karizmatik şekilde giren beyaz top sakallı amca--
pardesüsü vardır. etkileyici sesi, güncel bilgisi, geçmiş deneyimleri ile herkesin danışabileceği bir başucu adamıdır.