selamunaleykum

entry26 galeri
    13.
  1. genelde "aleykümselam" karşılığı verilebilen müslüman selamlaması. bugünler de anlam ve içeriğinden daha ziyade, simgesel kırılmada ki rolü tartışılmaktadır. Toplumda ki simgesel ayrılıklar öyle had safhada ki selamlaşmadan tokalaşmaya, giyim kuşamdan kullanılan litaratüre vb. hemen her alanda simgesel kırılmayla karşı karşıyayız. Aslında bu kırılmaların bu denli ayyuka çıkmasının çok farklı nedenleri ve bir o kadar da sonuçları var. Tokalaşma adına tokuşturma yaparak türklüklerini ya da milliyetçiliklerini yükselttiklerini sananlar, aslında simgesel alandan toplumsal alana kırılmanın öncülüğünüde yapmaktalar ki bununda farkında bile değiller. Ya da herhangi bir toplumsal mekanda selamunaleyküm, merhaba farkındalığını bilerek yaratanlar da milliyetçi kardeşlerimiz gibi bu kırılmanın değirmenine su taşımaktalar. devrimci, milliyetçi ya da islamcı olmak bunun dışında olmak anlamına gelmiyor. Bu simgesel savaşın toplumsal yansımasının hoşgörüyle algılandığını ya da gerçekleştiğini söylemekse budalalaık olur sanırım. Keşke böyle olsaydı demekte sorunu çözmüyor. Birilerinin kürtçe, lazca, rumca konuştuklarında çevredeki diğerlerinin irkilmeleri de hoşgörüsüzlüğün boyutunu göstermeye yetiyor aslında.
    Bütün bunlar uluslaşmada türkleşme ve müslümanlaşma adına bugüne kadar yapılan zorlama ve dayatmalardan kaynaklanmıyorsa nereden kaynaklanıyor diye sormak lazım. 1700 lerden bugüne süre gelen uluslaşma süreçlerinde sanırım bizimki de kendine has özellikler taşıyor. işin kötüsü artık boya kapatmıyor bu zorlamayı. Bir şekilde kusuyor. Ya da hep birlikte bugün kusuyoruz. Bunda birazda bizim yani halklarında suçu yok değil hani. Her yeni ulus devlet (genelde) anayasa ya da toplumsal sözleşme denen şeylerini karşılıklı oturarak ya da ciddi mücadele süreçlerinden sonra yapmışlar. Bizde ise bu hep tepeden inme olmuş. inemediği zamanlarda da yok kurucu meclis, yok değişiklik komisyonu vb. üst örgütlenmelerle çözülmüş yine. Sevgili halkımız çıkıpta şunu şunu istiyorum vermezsen bende şuna şuna uymam diyememiş çeşitli sebeblerden. Diyebilenler de ya cılız kalmış, ya da tepelenmiş. Hal böyle oluncada ipin ucu kaçıvermiş. Sonuçta selamunaleyküm dendiğinde merhaba, merhaba dendiğinde aleykümselam şeklinde ki sidik yarışına maruz bırakılmışız. Bilmem kimin ulus devlet sorununu çözmeye kafa patlatmaya kalkmak haddim olmadığı gibi işimde olamaz ama benim en azından birbirimizi anlayabileceğimiz evrensel bir kültüre ihtiyacım var. Buna kafa yormak zorundayım, zorundayız. Bu ise ne müslüman mahallesinde salyongoz satmaya kalkarak, ne türklüğü tokuşturtarak, ne de müslim olmayı dayatarak olmuyor ne yazık ki. Olsaydı bugüne kadar olurdu. Bunun durdurulmasının tek yolu alttan üste doğru uygulanacak basıncın yaratılmasında yatmaktadır. Farklı kültürler kendilerini doğallığı içinde senteze tabii tutarak yol almalıdır. zorlama sentezler bugünkü gibi absürd sonuçlar doğurmaktadır. Fakat bu durum birilerinin yine işine geldiği içindir. Biz bu doğal sentezin araçlarını yaratamadığımız, yollarını açamadığımız sürece de bu durum dahada vahim bir hal alarak sürmeye devam edecektir. Birileride tepeden her yeni gün yeni bir kıymık sokmaya ve durumun devam etmesi için elinden geleni yapmaya devam edecektir. Aleykümselam.
    1 ...