milliyetçiliğin atatürk ilkesi olduğunu unutmak

entry39 galeri
    26.
  1. sınıfsal yapıları çözümleme de kullanılan tarihsel yaklaşımı bir kılavuz gibi kullanmayı sanırım marksistler dışındakilerin kolay kolay yapayacakları gün gibi açıktır. tarihsel gelişimin özündeki sınıf çatışması ne kapitalist sisteme özgüdür ne de bunu sosyalistler çıkartmıştır. bu toplumsal bir gerçektir, sınıflı toplumlarda ilerlemenin motor güüdür.

    kılavuzdan anlaşılması gereken şeyin bambaşka bakış açılarına sahip olmadığı belli. yerelliği dikkate almakla yalnızca ona saplanmak arasındaki farkları görmek ise bir yeteneğin sonucu değildir, yalnızca bakmak yeterli bunun için. bu yüzden türkiye'deki milliyetçiliğin gelişmesinin kendine özgü koşulları olduğu gibi genel geçer olgulardan bağımsız olarak gerçekleşmemiştir. ekonomik belirlenmeciliğin etkisinden söz ediyorsak bu marksist metin çözümlemesinde; altyapının üstyapıyla olan ilişkinin ortaya konmasından başka bir şey değildir. bu olay mekanik bir şekilcilikten uzak, somut koşulların somut çözümlenmesinde yatıyor.

    türkiye kapitalizmi, kapitalizmin kendi kurallarına göre(ki bunu ekonomik belirlenmecilikle adlandırıyorsak artık, göreciliciliğin kurbanı olmuşuzdur) gelişiminde eşitsiz gelişmiştir. bölgesel eşitsizlikler, siyasi gerilimlerin süzgecinden çıkınca kimi sorunlarda ortaya çıkmıştır. fakat bu gelişimin batıdaki gibi kendi iç dinamikleriyle olmadığı da besbelli bir durumdur. o nedenle kimi özgün yaklaşımlar içerebilir. yineliyorum ekonomik ve siyasi kaygılar türkiye kapitalizminin gelişimini tetikleyen unsrulardan yalnızca biridir. bu dönemde sınıf çatışmasının olmadığını düşünmek sanırım marks'ın ünlü asya tipi üretim tarzı görüşünün aşırı etkisinde kalmakla alakalı.

    genç cumhuriyetimizin iktidarı ele alış biçiminde kimi sınıfsal kaygıların olmadığını düşünmekte bir başka yanlış ve özensizliktir. resmi tarih avcılarının söylediği gibi sınıfsız kaynaşmış kitlenin ideolojik sınıfsal bir eğilimin olmadığını düşünmek gerekiyor. herhalde sınıf çatışmasının genç cumhuriyetin başında olmadığını tarihsel gerçeklikler engelleyecektir. adana'daki tarım işçilerinin ve demiryolu işçilerinin önemsiz grevlerinin üstüne ateş açılması, sendikal hakların tanınmaması, türkiye iktisat kongresine katılan işçi şürası üyelerinin önerisi olan işçi sınıfı örgütlenmesinin kabul edilmemesi, zonguldaki 3-5 madendeki işçilerin grevi, kurtuluş savaşı sırasındaki 1 mayıs günlerinde istanbul işçilerinin işbirlikçi egemen sınıflara karşı direnişi, tkp kurucularının karadeniz'de boğulması( kemalist kadroların bilgisinin olup olmaması bir süre sonra anlamını yitiriyor ve ana noktadan koparıyor tartışmayı) ve daha niceleri sınıf çatışmasının kapitalizmin başlangıçtaki bir ülke için yeter de artar bile.

    ekonomik determenizm ile siyasi iradeciliği ve kimi indirgemeci tutumları birbirine karıştırmak bize özgü olmasa gerek. milliyetçilik öyle ya da böyle tarihsel gelişiminde kimi kurallara bağlı olarak gelişir ve değerlendirilirken tarihsel süreçten değil, günümüz koşullarından güç alınır.
    1 ...