Üzerine edebiyat parçalanmasına ayar olduğum şey. Aslında terk edilendir terk eden falan. Yok işte öyle bir şey; terk edilen edildiğiyle kalıyor. Her şeyini verip, en büyük ihanetlerini affettğin, mutlu olsun diye yaşadığın kişi "birkaç aydır o kadar da umrumda değilsin, farkında değil misin? senden soğudum artık sevgili gibi sevmiyorum seni" diye karşına gelebiliyor ve bu olduğunda kusura bakma ama basbayağı terk ediliyorsun. O diğerlerinden çok farklı diye herkese anlattığın, ilk kez biriyle gelecek planı yaptığın, hayatının tamamını kaplayan ilişki götünde patlıyor ve her ilişki gibi çok yavan bitiyor. O şiirsel ayrılıklar filmlere özel, gerçekte her şey çok daha basit. insanoğlu bencil ki öyle olması da gerekiyor bir yerde. Hayat kısa, zamanı durduramıyorsun. Mutlu olabilenler sadece kendini mutlu etmek için yaşayıp mutsuz olduğu ilk anda daha mutlu olacağı kişiye gidenler oluyor. O mutlu olsun yeter diyen aptallar olarak gelip bu başlıklarda takılıyoruz işte. Dediğim gibi insan haklı olarak bencil, hayalci olmamak lazım. Zira insanın, başkasının mutluluğuyla mutlu olabildiği ilişkiler eskide kalmış. Artık insanlar sana verdiğin onca şeyi mutluluk olarak geri alabileceğin vakti tanımıyor.