Toprak sürer
dünya kokusuna döner
tohum serper
sevişmenin tadı yayılır
renkler değişir orak biçerdik
hepsini bıraktık makinelere
orağın ıslığı senfoni oldu
bıçkıcılar dansçı
önce salonlarda birkaç yüz kişiye
şimdi yatak odalarında
sokaklarda müzik.
uzun yolculuklardı,haftalar, aylar
şimdi yirmi dört saat dünyanın çevresi
her buluşla çok zaman kazandık
makineleri biraz da yeni
türküler gibi sevdik.
dünyayı sevmenin sonsuz olanaklılığını
verdi teknoloji, dünyayı aldı.
müze parklarda kaldı ağaçlar
çimlere basmak ,yuvarlanmak,
elde ,vazoda, yakada çiçek,
dalda meyva
gökte kuş
makineler tarih öncesi tarihti.
her şeyi kazanırken
yitirdik her şeyi.