sözlük yazarlarının itirafları

entry163092 galeri video563 ses32
    138987.
  1. ben dün gece bir oyun oynadım sözlük. ne istediğime karar vermek için. sonuç ne çıkarsa çıksın peşinden gidecektim. en kötüsü çıksa bile.

    oyun şuydu; arka fonda sırayla çalacak olan parçalar, önümde de shot bardağı. her çalan parçada zihnimde yer edecek hayal ve bir shot. şişenin dibi görününce ne istediğime, nasıl bir yerde nasıl yaşayacağıma karar vermiş olacaktım. çünkü denemediğim belki de bir bu kalmıştı.

    attım ilk shot'ı. açtım ilk parçayı ve kapattım gözlerimi;

    https://www.youtube.com/watch?v=HAtBCkgcvLU

    önce, kasvetli ve sisli bir hava canlandı zihnimde. ormanlık bir alan. terk edilmiş. ağaçlar boy boy. atmosfer gri. her adımda kuru yaprakların ezilme sesi. ilerisi fazla belli olmuyor sisten. arada baykuşların uğuldama sesleri geliyor. hafif bir rüzgar esiyor..
    https://galeri.uludagsozluk.com/r/1074417/+
    ilerliyorum biraz. ve sonra bir ev beliriyor ağaçların arasından. eve doğru gidiyorum. varınca eve, kapısını vuruyorum. ses yok. bir kere daha vurunca kapı açılıyor kendiliğinden. itiyorum kapıyı ihtiyatla, içeri giriyorum. o anda çatıdaki bacasından bir yarasa çıkıp gidiyor. yavaş adımlarla içeriyi kontrol ediyorum önce. loş bir ortam var. rutubetli biraz. duvarda bir örümcek yürüyor ve sonra gözden kayboluyor. bir yerden bir fare fırlayıp gidiyor sonra. birkaç adım atıyorum ve odanın birine giriyorum. içinde büyük bir kitaplık var. raflar ve kitaplar toz ve örümcek ağı içinde. alıyorum kitaplardan birini, üflüyorum tozlarını. sonra 'mutluluğun formülü' yazısı beliriyor üzerinde. aralıyorum sayfaları ve içeriğine göz atıyorum. formüller var bir sürü. bir sürü anlaşılmaz terimler, kimyasallar ve madde madde nasıl hazırlanışları var. seri bir şekilde diğer sayfaları çeviriyorum. hepsinde benzer formüller var. kimyasallar. bileşimlerinden elde edilebilecek ve size tek yudumda mutluluğu getirecek zehirli iksir formülleri.. striknin gibi, arsenik gibi, siyanür gibi..
    kitabı yerine bırakıp çıkıyorum odadan. bir başka odaya yöneliyorum. bir sürü deney malzemeleri var. büyük de bir masa. masanın üzerinden bir sıvı damlıyor yere. şıp.. şıp.. değişik bir bitki kokuyor oda ama ne olduğunu çıkaramıyorum. hoş bir koku. keskin. oradan da çıkıyorum. bir odası daha var evin. üzerinde ''sonun başlangıcı'' yazıyor. yavaşça atıyorum elimi kapı koluna. çeviriyorum ama kilitli. anahtar yok üzerinde. geriye dönüyorum ve tavanda bir ip asılı. fark etmemişim daha önce. ipin ucunda da bir anahtar. anahtarın bir üzerinde not; ''sonun başlangıcına hoş geldin'' anlamam uzun sürmüyor kilitli odaya ait olduğunu. alıyorum anahtarı ve odaya doğru yöneliyorum. kilide sokuyorum. elimi kapı koluna tekrar atıyorum. ama nedense hoşuma gitmiyor bu. sanırım kapıyı açmak istemiyorum. ve vazgeçiyorum. geri dönüyorum. bu evden, bu yerden uzaklaşmak istediğimi fark ediyorum.

    açtım sonra gözlerimi. ikinci shot'ımı attım. ikinci parçayı da açıp kapattım gözlerimi yine;

    https://www.youtube.com/watch?v=oW_7XBrDBAA

    açık bir alandayım. küçük bir köprüdeyim daha doğrusu. altımda deniz uzanıyor. öylece bakıyorum boşluğa bakar gibi. avucumda bir draje var, sımsıkı tutuyorum. sonra da atıyorum ağzıma.
    ve birkaç dakika sonra bu sefer daha ferah bir yerde buluyorum kendimi birden. güzel bir manzara. güneş batmak üzere. o göz alıcı, huzur verici kızıl rengine bürünmüş. her yer yemyeşil. kelebekler uçuşuyor. çiçekler var. kuşlar cıvıldıyor. önümde bir okyanus uzanıyor masmavi. her şey mükemmel. henüz görmedik ve belki de göremeyeceğiz ama, tabir-i caizse cennet gibi bir yer..
    geziyorum etrafı. oturuyorum çimene. sonra omzuma bir kelebek konuyor rengarenk. gökte bir kuş sürüsü uçuyor harika bir simetriyle. sonra kalkıyorum oturduğum yerden. karayla okyanusun birleştiği yerde bir merdiven yükseliyor göğe. sonsuzluğa doğru uzanıyor. tıpkı bu şarkının görselindeki gibi bir yerdeyim işte.
    https://galeri.uludagsozluk.com/r/1074418/+
    bir sigara yakıyorum ve merdivenin başladığı yere geliyorum. ilk adımı atıyorum basamağa. yavaş yavaş çıkıyorum. hiçbir acelem yokmuş gibi. yükseliyorum git gide. yükseldiğimi fark dince gittikçe hafiflediğimi de hissediyorum sanki. tarif edilemez bir his. okyanusun dalga seslerini dinliyorum. muhteşem bir ezgi.. gök tüm ihtişamıyla kıpkızıl.
    gidiyorum arkama bakmadan. ne kadar yükseldiğimi bulutların çok büyük göründüğünü fark edince anlıyorum. bulutların içine karışmak üzereyim. ama sonra içimdeki ses 'gitme daha fazla' diyor. bir yanım basamaklar bitene kadar çıkmak isterken, diğer yanım kopmak istemiyor karadan. ve ben geri dönüyorum. göğe erişmek için çıktığım basamaklardan, yeryüzüne ayak basmak için iniyorum bu sefer.

    sonra açtım gözlerimi. üçüncü shot'ımı attım, üçüncü parçayla beraber;

    https://www.youtube.com/watch?v=7lC1lRz5Z_s

    bu kez derli toplu bir evdeyim. her şey özenle ve düzenli bir şekilde yarleştirilmiş. kitaplık, çıtır çıtır yanan bir şömine, masanın üzerinde meyveler ve kadehler, şamdanlar, görkemli avizeler, pikapta da klâsik müzik.
    https://galeri.uludagsozluk.com/r/1074419/+
    ilerliyorum masaya doğru. ayakta bir salkım üzüm yedikten sonra şarabımı yudumluyorum. pencereye doğru gidiyorum. manzarayı izliyorum yüzümde tebessümle. odalardan birinden yanıma köpeğim geliyor. eğilip seviyorum onu.

    yok bu hayal pek kesmedi beni dedim ve açtım gözlerimi hemen. bu yaşam tarzı belki bana göre olabilirdi ama bir şeyler eksik sanki. sebebini bilmediğim bir şekilde şu an için bu yaşam tarzı hoşuma gitmedi. önceden olsa tamam. ama şimdi hayır.

    dördüncü shot, dördüncü müzik ve dördüncü gözlerimi kapatışım;

    https://www.youtube.com/watch?v=tqtaKkvCFaQ

    bu kez, az önceki evin tam zıttı bir evdeyim. nedense çok tanıdık geliyor bana. dağınık. her şey öylesine yerleştirilmiş. yerde içi şişeleri var. bir boşvermişlik var yani.
    https://galeri.uludagsozluk.com/r/1074420/+
    uzanmışım koltuklardan birine. elimde yine bir şişe. tavana bakıyorum öylece. içeriden bir kadın geliyor. diz kapaklarına kadar uzanan çizmeler giymiş bir kadın. eteğiyle diz kapağı arasında en az 20 cm var. çorapları da şekilli. hani fantezi çorabı dedikleri türden. bir kaç kalın yüzük var parmaklarında. ellerine kınadan dal-çiçek dövmeleri yaptırmış. bir büstiyer var üzerinde. altına bikini giymiş. boynunda bikinisinin askısı görünüyor. göbeği açıktan bana göz kırpıyor. Rimel sürmüş. kırmızı ya da vişne çürüğü rujunu da sürmüş. Güzel elleri var. sigara çok yakışıyor eline. sesi çok güzel. 24 saat boş boş oturup saçlarını okşasam da rahatsız olmuyor bundan. Çok hoşuna gidiyor. koltuk altları sıcacık. elleri de öyle. baldırları da.. O oturuyorken birden gidip dizlerine uzanırsam "ne oldu" diye sormuyor, anlıyor. ben içki içince yapma etme demiyor. kadehimi dolduruyor. ölene kadar içeceksem de benimle oluyor. bir kadeh de kendine dolduruyor "şerefe" diyor. Kendisi bir sigara yakıp, dudaklarımın arasına sıkıştırıyor. ve biz bekliyoruz öylece, sonumuzu. hiçbir iş yapmadan, hiçbir şeye dahil olmadan..

    sonra bunun da hoşuma gitmediğini fark ediyorum ve açıyorum gözlerimi. çünkü bu şekilde yaşamaktan vazgeçtiğim için geri döndüğümü hatırlıyorum. çünkü bunun, benim için şu an özel olan birine karşı ihanet gibi olacağını hissediyorum ve istemiyorum.

    Beşinci shot, beşinci şarkı;

    https://www.youtube.com/watch?v=IsuVVImY-dE

    tabii ki bir adadayım. ama istanbul'da değil bu sefer. cunda adası'nda.
    https://galeri.uludagsozluk.com/r/1074421/+
    sahil, kum, güneş, eski meyhane parçalarıyla beraber rakı sofraları. yanımda da bir kadın. sevdiğim kadın olsun. beraber aynı evde yaşamıyoruz ama. karşılıklı komşuyuz. sabah gelip beni uyandırıyor. kahvaltıya gidiyoruz. giderken de yürüyüş yapıyoruz. manzaraya nazır karşılıklı sigara içiyoruz. akşamları bir onun evinde, bir benim evimde yemek yiyoruz. bazen de dışarıda. karşılıklı atışıyoruz yemek yaparken. kızdırıyoruz birbirimizi ama sonradan basıyoruz kahkahayı. içiyoruz akşamları. çok eğleniyoruz. çok seviyoruz birbirimizi.

    sonra, yok bu gerçekleşemeyecek kadar güzel bir hayal dedim ve açtım gözlerimi. belki gerçekleşmesi mümkün ama tek taraflı olmuyor bu işler. neyse, altıncı shot, altıncı parça;

    https://www.youtube.com/watch?v=O8uvFYrxKWo

    bir karavanım var. yanımda da o. beraber canımızın istediği her yere gidiyoruz. göçebe gibi oradan oraya gezip duruyoruz her yeri. canımız ne yapmak isterse özgürce yapabiliyoruz. çok gülüyoruz. daha önceki gülemediklerimizin acısını çıkarırcasına. o kadar mutluyuz ki, çok hafif hissediyoruz, kuşlar gibi. gece yıldızların altında güzel bir yere çekerek karavanı, dudağımızda bir gülümsemeyle uyuyakalıyoruz. sabah olduğunda gitme vakti gelmiş diyoruz ve nereye istersek oraya doğru yola çıkıyoruz. yolda giderken önümüzdeki araçların plakasındaki harflerden oyun oynuyoruz. kaybeden buz gibi bir bira ısmarlıyor yazın sıcağında. kış mevsimiyse, içleri ısıtacak bir öpücük. yolda gördüğümüz kedi köpekleri karavana alıp iyice karınlarını doyurduktan sonra salıveriyoruz ailelerinin yanına. bazen günlerce aynı yerde duruyoruz. bazen de günlerce yol alıyoruz. kitap okuyoruz, müzik dinliyoruz, oyun oynuyoruz vs. yani kısacası, hayatın tadını çıkarıyoruz.
    https://galeri.uludagsozluk.com/r/1074422/+

    açıyorum gözlerimi ve gerçek olamayacak kadar güzel bir hayal vol2 olduğu için atıyorum yedinci shot'ımı, yedinci parçayı açarak;

    https://www.youtube.com/watch?v=5NTqZ347TKY

    bu parça çalınca, nedense zihnimde gün batımıyla birlikte muazzam bir manzara canlanıyor. sahildeyim. yürüyorum yavaş yavaş. yanımda o. hiç konuşmadan yürüyoruz öylece. sanki tüm dertler geride kalmış ve artık kazanmışız. savaşmanın vermiş olduğu yorgunluk var üzerimizde ama tatlı bir yorgunluk. dudağımızın ucunda bir tebessüm. ellerimiz ceplerimizde. ağzımızda sigara. yürüyoruz öylece. hani muhteşem bir filmin final sahnesi gibi. tüm kötü adamlar ölmüş, filmin iki esas karakteri kazanmış gibi. biz de kendi hayatlarımızın esas karakterleriyiz sonuçta. yürüyoruz öylece. arkamızdan yazılar çıkıyor yavaşça, hayatlarımıza giren iyi veya kötü herkesin adları. hayatımızın figüranları. hepsi, hepsi gitmiş, bir biz kalmışız. biz kazanmışız..
    https://galeri.uludagsozluk.com/r/1074423/+

    vol3 bu da. olmaz. çok zor. ne istediğime karar verirsem peşinden gideceğim demiştim ama maalesef bunların birçoğu tek kişilik planlar değil. hem bundan sonrasında sızıp kalmışım. ne, ne istediğime karar verebildim, ne de karar vermek için oyuna devam edebildim. kafam şimdiye kadar hiç bu kadar karışık olmamıştı. hayatımın en zor kararını verirken bile bu kadar karışık değildi kafam. çünkü o zaman ne yapmam gerek diye çok düşünmemiştim. karar vermiştim, uygulaması zordu sadece. ama şimdi neyi uygulamam gerektiğini bilmiyorum. Evrenin çok yanlış bir zamanında dünyaya geldik belki de. kendimizi evren adı verilen ailenin ortanca çocuğu gibi hissetmemiz bundan olsa gerek. Ne bir amaç belirleyebiliyoruz doğru düzgün, ne de sabit bir yerimiz var. Ne büyük savaşları yaşadık, ne de devasa imparatorluklarla karşılaştık.

    aslında oyuna falan gerek yok ne istediğimi, neyi seçtiğimi anlayabilmem için. Her yeni gün yeni bir seçimdir hayatımızda zaten. Kimileri kontrolümüz dışında seçilir, kimilerini ise biz, bilerek seçeriz. Ancak sonuç değişmez. çünkü biliriz ki insanlar her zaman kendi seçimlerini yaşarlar.
    Mevsimler mesela.. Çeşit çeşit, sıcak soğuk. Her birinin hissettirdiği faklı bir duygu var. Bugün ''kış'' olanını seçtim ben. Karlı, ılık ve bembeyaz bir gün olsun. Şuraya da bir kar tatili çizelim hadi. yanıma da o'nu. selam olsun bu arada bob ross amcaya.
    Giysi olarak pijama, yer olarak salondaki kanepe, yiyecek olarak on numara beş yıldız bir kahvaltı seçtim. içecek konusunda düşünceliyim biraz. yine kafamdaki birçok ihtimal arasından çayı seçip çıkarıyorum.
    Zaman mesela.. Zaman olarak yılın ilk günleri, sabahın ilk saatleri, aylardan ocak olsun. Anı yaşayalım, gerisi boş olsun.
    Hobiler mesela..
    Ne yapsak bugün. Kitap var okunacak. hem de bir sürü. televizyon var belki biraz. ama Hayır. televizyon şu anda, fazlasıyla zarar verir şu inşa ettiğim ruhuma. Tamam buldum. puzzle var tamamlanacak.. yanlış bir puzzle'da hapsolmuş iki puzzle parçaları gibi değil ama. o iki puzzle parçası, bu sefer doğru puzzle'da buluşmuş olsun. hem yarım bırakılmamalı işler şu üç günlük dünyada.

    evet benden bu kadar. basit belki ama, istediğim şey sanırım bu. seçtiğim şey ise, şu anlık uyku. sağlıcakla.
    https://www.youtube.com/watch?v=vCHREyE5GzQ
    36 ...
bu entry yorumlara kapalı.
© 2025 uludağ sözlük