vatan borcunu ödemek için gelen er kişilerin sözde adam edildiği, adam edildikten sonra da gönderildiği, lakin içinde barındırıp gönderemediği kişileri de adam etmesini beklediğim yer.
zorunluluk konusuna gelecek olursak, evet askerlik zorunlu olmalıdır, kalmalıdır. kimse bu toprakları "alın hayrını görün" diye hibe etmedi. birinin zamanında çok parası vardı da satın alıp, miras olarak da bırakmadı ve etrafımızda o kadar düşman, daha da kötüsü iç düşman varken.
"ben askerlik yapmak istemiyorum, ben tam kariyer yapacaktım..." diyenlere evinin etrafı düşman askerleriyle kuşatıldığında sen ancak "altına yaparsın" derim. filistin buna güzel bir örnektir.
"ama ben okudum, devlet benim mühendisliğimden, doktorluğumdan faydalansın" diyenlere de işgal altındaki bir memlekette devlet sizin neyinizden faydalanabilir sorusu sorulmalıdır.
madalyonun öbür yüzünü ele alacak olursak ;askerlik böyle mi olmalıdır? böyle mi devam etmelidir? tabii ki hayır. askere gitmenin amacı harp sanatını öğrenmek, öğretmek ve gerektiği zaman uygulamaksa ve de bu kimi yerde 1 ay, kimi yerde 45 gün, kimi yerde de 3 ay "acemilik" adı altında zaten öğretiliyor ise, geriye kalan zamanı neden bu adamı kendi personeline hizmet etmesi için kullanıyorsun, asıl vahim olan budur. acemilikte içinize işlemiş vatan aşkı, bu adamlar yüzünden vatan hainliğine dönüşebiliyor.
sonuç olarak herkes askere gitmelidir, harp sanatını öğrenmelidir ve seferberlik durumunda ne yapması gerektiğini bilmelidir. türk silahlı kuvvetleri, kendi personelinin ihtiyacı içinse hizmet personeli istihdam etmelidir.