'Biz Ermeni doğduk, çocukluğumuz Kürt olarak geçti, büyürken de Türk olduk. Ama tabii bunun içinde her zaman bir Ermenilik vardı ve öyle kaynaşmaya çalışıyorduk.
Bize dediler ki ses çıkartma, kolay kolay kimliğini gösterme... Benim ismim Mari ama sokakta Meryem'i kullanıyordum. Beş kardeşiz, beşimiz de ev dışında başka isimler kullanıyorduk. Baran'ın adı ibrahim, Aram'ın adı Halil, Seta'nın Zeynep, Silvan'ın Selva, benim de Meryem oldu adlarımız.
ilkokula Diyarbakır'da gittim. Orada adımla dalga geçtiklerini hatırlıyorum.
O döneme ait bir anım var. Dedemle çarşıya leblebi tozu almaya gitmiştik. Küçükken mavi gözlü sarı saçlı güzel bir çocuktum. O sırada birisi geldi ve beni sevdi, yanağımı falan sıktı. Sonra dedi ki "Ben gidip bir abdest alayım, ne de olsa haram kemiği elledik" dedi.
Dedem o anda elimi tutuyordu. Çok sinirlendiğini hissettim ama neye sinirlendiğini anlayamamıştım. Eve döndükten sonra dedem avluda oturdu. Babam içeri girdi. Dedem bana Mayram derdi. Çünkü annesinin adı Mayram'dı. Babama döndü ve "Bugün çarşıda Mayram'a ‘haram kemik’ dediler. Demek ki hala bizi kabul etmiyorlar" dedi.
Ermeniler hakikaten çok yoruldu. Bırakın artık. "Biz sizi çok seviyoruz. Ama..." denmesinden de çok sıkıldık artık.
Beni artık Mari olarak görsünler. Beni Mari'den önce Ermeni veya Diyarbakırlı olarak görmesinler.'
yani demem o ki ırkını milletini pek seven, ülkeye demir atan vatandaşlar, artık sınıf sınıf ayıracağınıza insanı insan olarak görün. ne ettik la biz size?
-üç hilalin önünde durup elimizde bozkurt bi itin şakşakçısı mı olduk?
-üstümüzde takım elbisemiz elimizde tespihimiz kendimizi bir bok görüp kadını çocuğu mu ezdik?
-modifiyeli tofaşlarımızı altımıza çekip laf mı attık insanlara?
-yoksa özgecanın katilleri gibi o iğrenç hilal bıyığımızla mı öptük zorla bir genç kızı?
geldiğiniz yer aynı bok çukuru. sizin haklarınız bu yukarda saydıklarımsa varsın bizde olmayıversin.
varsın bütün oklar üzerimize doğrultulsun, biz doğru bildiğimiz yoldan şaşmayacağız. insanca yaşama hakkımızı savunacağız!