sözlük yazarlarının itirafları

entry163218 galeri video563 ses32
    138828.
  1. siz hiç, bir mermiyi fırlatmak üzereyken, bir kelebek gelip de bütün güzelliğiyle elinizdeki silahın üzerine kondu mu? duygudan duyguya ani geçişler yaptınız mı ya da? bir insan hakkında hangi duyguyu besliyor olduğunuzu anlayamayıp, oturup bir de düşündünüz mü neden böyle oldu acaba diye? birçok kimsenin bunlara cevabı 'evet'tir. çünkü hayat, insan ırkının üzerinde o kirli oyunlarını oynamaktan hiç vazgeçmeyecektir.

    bazı insanlar vardır bilirsiniz. sizden giderler. ve siz, o giderken, elveda bile diyememiş olduğunuzu uzun zaman sonra fark edersiniz. sevdiğiniz ancak uzun zamandır dinlemediğiniz bir sanatçının ölümünden sonra şarkılarını tekrar dinlemeye başlamanız gibi bir durumdur bu. vefasızlık huyundan nasibini almış bir insanın arkasından yas tutmanız kadar acı ve trajiktir.

    ama mesele insanlar değil sözlük. mesele yas tutmak ya da vefasızlık da değil. mesele, benim bunları öylesine yazıya dökmem hiç değil.

    şiirler dolaşıyor yine gecenin karanlığında. ''bilinir ne usta olduğum içlenmek zanaatında, canımla besliyorum şu hüznün kuşlarını…'' diyor şair. ve ben hüznün kuşlarını yazmak istiyorum bu gece. sonra ''sen cevapları ezberliyorsun ama hayat asla aynı soruyu tekrarlamaz..'' diyor osho. ve ben sırf bu dize için kadehimi kaldırıp onun kadehi ile tokuşturmak istiyorum gece karanlığında, bir deniz kenarında. nazım usta geliyor sonra yanımıza "ve dövüşebilirim.. doğru bulduğum, haklı bulduğum, güzel bulduğum her şey ve herkes için.." diyor. ''yeter ki haklı bulayım'' diye ekliyorum. ve hepimiz sessizliğimize gömülüyoruz.

    mesele şiirler de değil sözlük. mesele şairlerin bu belli duyguları taşıyan dizeleri de değil. mesele hüzün, sorular ya da cevaplar hiç değil.

    son okunan kitaplar dile geliyor o anda. beni hikayenin ortasına çekip başkahraman yapmaya çalışıyorlar. direniyorum. ''bir kere olan bir daha asla tekrarlanmaz. ama iki kere olan, mutlaka üçüncü defa da olacaktır.'' diyor simyacı. haklı olduğunu biliyorum ama haklısın demeye dilim varmıyor. susuyorum. ''hasta bir adamım ben.” diyor diğer yazar. duymazdan geliyorum. ''benim için hayat bir roman, herkes de roman kahramanı.” diyor diğer yazarın roman kahramanı. işte aynen katılıyorum ona..

    ama mesele hikayeler ya da olaylar da değil. mesele kahramanlar da değil. mesele bir fikre katılıp katılmamak hiç değil.

    no quarter çalıyor arka fonda led zeppelin'in. kendime başka bir şarkısını daha armağan etmek istiyorum, karar veremiyorum. bu gece sanki tüm parçalar ''beni'' bana anlatıyor gibi. belki de ülkemin hiç adım atmadığım bir şehrinin yerel bir radyosunda tüm dinleyicilere armağan edilen bir şarkısı, benim için de çalıyordur belki şu an, kim bilir.. stairway to heaven olsun.

    belki de mesele şarkılar da değildir. mesele bunların hiçbirisi değildir aslında. nedir mesele o zaman? aslında mesele, bu hayat denilen kısır döngüde, öyle ya da böyle, var olmaktır sadece. ve bana kalırsa, bu hayatta var olan tek bir şey var.
    bu hayatta var olan tek şey: ''...''
    38 ...
bu entry yorumlara kapalı.
© 2025 uludağ sözlük