"biliyorsunuz, dağlar her zaman taş binalardan daha güzeldir. şehirde yaşamak, yapay bir varoluştur. orada bir çok insan , ayaklarının altında gerçek toprağı hiç hissedemiyor, saksıdakiler dışında bitkilerin büyüyüşünü göremiyor ya da caddelerin ışıklarından gecelerin yıldızlarla süslenen büyüleyici gökyüzünü görebilecek kadar uzaklaşamıyor. insanlar yüce ruh'un yarattığı sahnelerden uzakta yaşadığında, onon kanunlarınıda kolayca unutuyorlar.
biz her şeyin yaratıcısı ve yöneticisi olan yüce ruh'la iyi geçiniyorduk. siz beyazlar bizim vahşi olduğumuzu sandınız. bizim dostlarımızı anlamadınız, anlamaya çalışmadınız.biz güneşe, aya ya da rüzgara övgü düzerken, siz bizim putlara taptığımızı söylediniz.hiç anlamadan, yalnızca bizim tapınma şeklimiz sizinkinden farklı diye, bizi kayıp ruhlar olarak nitelediniz.
biz yüce ruh'un eserlerini her şeyde görürdük, güneşte, ayda, ağaçlarda, rüzgarda ve dağlarda. bazen bunlar aracılığıyla ona yaklaşırdık. bu çok mu kötüydü? bence biz yüce varlığa, bize putperest diyen beyazların çoğundan daha güçlü bir imanla, gerçek bir inançla bağlıyız.doğaya ve doğanın yöneticisine yakın yaşayan kızılderililer karanlıkta değildir.
ağaçları konuştuğunu bilir miydiniz? evet, konuşurlar. birbirleriyle konuşurlar, kulak verirseniz sizinlede konuşacaklardır. asıl sorun beyazların dinlememesidir. kızılderilileri dinlemeyi hiç bir zaman öğrenemediler, bu yüzden doğadaki başka sesleri dinleyeceklerini hiç sanmıyorum. oysa ben ağaçlardan çok şey öğrendim, bazen hava, bazen hayvanlar, bazen de yüce ruh hakkında.
tatanga mani(yürüyen boğa)
kaynak:mini dev türkiye'nin alternetif medyası
başucu yazıları