şurada okuduğum entry'lerin hemen hemen bir çoğunda "ergen romanı" diye adlandırılmış kitap. yani ergen döneminde okumazsan hayatın acılarını hissedemeyecekmişsin gibi anlatılmış. henüz kitabını okumayarak kendime büyük haksızlık ettiğimin farkına vardım filmi izleyince.
film gayet güzel,duygusal,ölümü hatırlatan,acıyı hissettiren,yaşama sevinci veren,yaşama sevincini kaybettiren duygulara gark ettiriyor (yani en azından bende böyle oldu. ciğerlerimi,bacağımı,gözlerimi,aşk'ı,hayatı anlamayı,unutulmayı hissettiriyor.film'in bir çok sahnesinde hissettim bunları.mesela anne frank evinde,çatı katına çıkılan o sahnede shailene woodley ile birlikte benimde ciğerlerim sıkıştı. ben o kadar savaşabilir miyim bilmiyorum. bir de peyami safa'nın dokuzuncu hariciye koğuşunda aynı şeyleri hissetmiştim.). bazı replikler var ki,insanın beynine bir balyoz gibi iniyor.
"-acının olayı bu.acı hissedilmeyi talep eder."
"-sayılı günler içinde bana bir sonsuzluk verdin ve bunun için sana müteşekkirim."
"-seni seviyorum ve doğru şeyleri söylemek gibi basit zevklerden kendimi mahrum etmeye pek meyilli değilim."
"-nefes alamamak korkunç."
"-(sigara için) aslında yakmadığın sürece sana zarar veremezler. şu ana kadar bir tane bile yakmadım. bu bir metafor. öldürücü şeyi dişlerinin arasına koyuyorsun ama ona seni öldürme izni vermiyorsun."
"-depresyon kanserin yan etkisi. -hayır,depresyon ölmenin yan etkisi."
gibi ve daha niceleri.
not: kitabını alıp okuduktan sonra tekrar buraya geleceğim