iyi insanların sayısı gittikçe azalıyor ne yazık ki. insanlık resmen freni boşalan kamyon gibi yokuş aşağı gidiyor. o kadar hızlı gidiyor ki gidenlerin çoğu bu süreçte insanlıktan çıkıp bambaşka bir yaratığa dönüştüğünün farkına varamıyor. gözümdeki tabloda ise bir insanı bir doğa felaketi değil yine bir insan yok ediyor. cahillik, fanatizm, yozlaşma, medeniyetsizlik, anlayışsızlık, düşüncesizlik, sevgisizlik, saygısızlık, ikiyüzlülük, iğrençlik, karaktersizlik ve benzeri gibi kavramlar son zamanlarda yaşadığım ülkede adı fazlasıyla geçen sözcükler oluyor. bunların her ne kadar dünya genelinde geçmişten beri var olan olduğunu bilsem de daha burada sayamadıklarım da dahil bazılarına gerçekten alışkın olmadığım için şaşırabiliyorum. diğer yandan ise yaşadığım ülke neresi ise en çok oranın insanıyla muhattap oluyorum ve sonunda içimde istemsizce oluşan bir ön yargının kurbanı olarak geriye kalan tüm insanları da bu insanlarla yaşadıklarımdan edindiğim tecrübelerle değerlendiriyorum, ne yazık ki bu böyle oluyor ve buna engel olamıyorum. insanlara karşı olan düşüncelerimi onlara olan inancımdan öte öncesinde içini bilmediğim fakat en azından onlara fiziksel olarak benzeyen türleriyle yaşadıklarım belirliyor. sorunumun çözümü ise bir yerlerde iyi insanların da olduğu ihtimaline inanmak ile de ilgili olmayıp sorunun kendisi dünyada ve özellikle bu ülkede fazlasıyla kötü ve az önce saydığım sözcüklerle ve aklıma gelmeyen daha bir çoğuyla bütünleşmiş yaratıkların varlığıyla münasebette bulunmuş olmam oluyor ki ben bu durumu şansıma yormaktan öte bunun tamamen bu tip insanların giderek artan sayısından ötürü olduğunu düşünüyorum. ben bu yaratıkların yaptıklarına alışmam ve normal karşılamam üzere bana dayattıkları bir görüşün hakim olduğu diyarda yaşamak istemiyorum.
şimdilik yaşadığım hayat da insanlardan uzak kalmam için gereken çoğu şeyi sağladığından bahsi geçen seçeneği yıllarla ölçülebilecek derecede uzun bir süredir ve sonuna kadar kullanıyorum. bu süreçte doğa ve dili olmayan her canlı benim arkadaşımdır, hatta yer yer cansız varlıklar da buna dahildir. şimdilik böyle mutlu olduğumu düşünüyorum ama bir insan olduğumdan ve dolayısıyla da doğamın bir gereği olarak sosyal bir canlı olduğumdan ötürü bir gün bu durumu koruyamayacağımı ve insanlarla yeniden eskisi gibi münasebete gireceğimi de biliyorum. özünde insan denilen varlığı en az doğa ve hayvanları sevdiğim kadar seviyor ve değer veriyorum ama şu sıralar ve uzun bir zamandır bu düşüncem arka planda kalmış ve uygulamada imkansız bir hale gelmiş durumda. tek istediğim şey ise bir gün gördüğüm, duyduğum ve yaşadığım yaratıkların yerini tanıdığım ezberlediğim, bildiğim ve özlediğim insanların almasıdır. çok mu şey istiyorum bilmiyorum ama mümkünse o güzel atlara binip giden o güzel insanlar geri dönsünler istiyorum. eğer dünya karanlığa mahkum olup iyilerden kimse kalmayacaksa da mümkünse kurtuluş için dünyanın merkezine yerleştireceğimiz dinamitten çıkan o fitili ateşleyen kişi olarak orada bulunmak istiyorum.