safahat tan seçmeler

entry18 galeri
    18.
  1. Lâkin bu heves bir heves-i dîgere mağlûb:
    insan yaşamak hırs-ı cibillîsine meclûb .
    Her devresi bir devr-i azâb olsa hayâtın,
    Râzîsi değildir yine bir türlü memâtın!
    Ömr olsa da binlerce tekâlif ile meşhûn ,
    insan yaşamaktan yine memnun, yine memnun!
    Artık neye mevkûf ise te’mîn-i bekâsı,
    Yalnız ona masrûf olur âvâre kuvâsı .
    Durmaz boğuşur bunca muhâcimlere rağmen,
    Düşmez, o mesaî denilen seyfi elinden.
    Çıplaktır o, ister ki soğuklarda ısınsın;
    Bir dam çatarak her gece altında barınsın.
    ister yiyecek şey, giyecek şey, yakacak şey...
    Bin türlü havâic daha var bunlara der-pey .
    Âvâre beşer işte bu bâzâr-ı cihanda,
    Her gün yeni bir kâr peşinden cevelânda.
    Maksad bu kadar dağdağadan bir yaşamaktır...
    Lâkin, bunun altında ne maksad olacaktır?
    Heyhât, onu idrâk için i’mâl-i hayâle
    Yok vakti: Bütün demleri mevkûf cidâle !
    insan ki, onun rûh ile insanlığı kâim ,
    Dâim oluyor cisminin âmâline hâdim ;
    Gelseydi eğer ruhunu i’lâya da nevbet ,
    Anlardı nedir, belki, hayatındaki gâyet.
    Bir anladığım varsa şudur: Hâlik-ı Âlem,
    Hilkat kalıversin, diye, bir ukde-i mübhem,
    Daldırmada insanları hâcât-i hayâta,
    Döndürmede ezhânı bütün başka cihâta .
    Ömrün öteden berk-süvârâne şitâbı,
    Iyşin beriden lâzım-ı bîhadd ü hesâbı ,
    Göstermede dünyâya, nedir maksad-ı Hâlik...
    “Kimden kime şekvâ edelim biz de şaşırdık!”
    0 ...
bu entry yorumlara kapalı.
© 2025 uludağ sözlük